30 Mayıs 2013 Perşembe

Kırmızı-Ted Dekker

Çember Serisi-Destansı Kurtuluş

Çember Serisi'nin ikinci kitabı Kırmızı'yı bitirdim. Bu kitap da tam olarak 600 sayfa ve en az ilki kadar sürükleyici. Okurken sıkılmak şöyle dursun, sanki tüm olanları ben yaşıyormuşum gibi heyecanlandım. Adı gibi, bir destan kadar etkileyici.

Kırmızı-Ted Dekker

Çemberin ilk kitabı olan Siyah'da Thomas Hunter gördüğü rüyalarla iki realite arasında gidip gelmiş ve Raison türü denen virüsün tüm dünyanın sonu olacağını öğrenmişti. Yetkilileri bu konuda uyaran Thomas, kendisine inanan bazı kişilerce dikkate alınmış ve bu duruma bir çözüm bulması için rüya görmesi ve dünyanın tarihi hakkında daha fazla bilgi edinmesi için teşvik edilmişti.

Kırmızı'da ise her şey Thomas'ın kardeşinden kendisini gece boyunca uyandırmamasını istemesi ile başlıyor. Dünyada geçen bir gece karşılığında Thomas diğer realitede 15 yıl geçiriyor, evleniyor, iki çocuğu oluyor. Daha da önemlisi Orman Muhafızları'nın yenilmez komutanı olarak Güruh'la savaşıyor. Bu realitede henüz 25 yaşında genç bir adam iken, diğer tarafta 40 yaşında, deneyimli bir savaşçı oluyor.

Thomas dünyada sahip olduğu bilgiler nedeniyle bir kaç kez gerçekten ölüyor ancak diğer realitedeki Elyon'un gölü sayesinde yeniden diriliyor. Yalnız bu defa iki dünya arasında bir çatlak meydana geliyor ve buna bağlı olarak kan ve yaralar da bir realiteden diğerine geçmeye başlıyor. Yani Thomas bu dünyada yaralandığında, diğer dünyada da aynı yara ve acıyla uyanıyor. 

Swensson'ın bir numaralı adamı Carlos, bir taraftan Thomas'ı öldürmeye çalışırken diğer taraftan antivirüsü bulması için Raison aşısının mucidi Monique Raison'ı kaçırıyor. Monique, tehditlere dayanamayıp antivirüs üzerinde çalışıyor ve bulduğu formülü Swensson'a teslim ediyor. Thomas, artık kendisine tamamen inanan Amerikan Başkanı'nın emri ile görevlendirilip Monique'i kurtarmak için Carlos'un peşine düşüyor. Bu arada Swensson virüsü tüm dünyaya yaymak için havaalanlarını kullanıyor. Ardından Fransa ile iş birliği yapıp büyük devletlerin tüm silah gücünü kendilerine göndermesini, aksi halde milyonlarca insanın 15 gün içerisinde öleceğini bildiriyor. 

Thomas, Monique'i kurtarmak isterken Carlos'un eline düşüyor ancak bir fırsatını bularak oradan kaçmayı başarıyorlar. Peşlerinden gelen Carlos, Thomas'ı başından defalarca kez vurup öldürüyor. Monique ise kaçıyor.

Diğer realitede ise Güruh, orman muhafızlarını tuzağa düşürerek orman insanlarını hastalıktan koruyan göl suyunu masum Justin'in-Elyon'ın oğlu- kanı ile zehirliyor. Thomas ailesini korumak isterken eşini kaybediyor ve kendisine inananlarla birlikte Elyon'ın yolundan gidiyor.

Kitabın sonunda Carlos bu defa emin olmak için 3 gündür dirilmeyen Thomas'ın cesedini soğuk bir kilere koydu. Yani Thomas bu dünyada ölmüş oldu. Dirilecek mi, yoksa onun ölümü ile olaylar farklı bir boyuta mı taşınacak göreceğiz. Bu arada dünyadaki her insanın diğer realitede bir karşılığı olduğu ortaya çıktı. Mesela Monique diğer realitede Thomas'ın eşi Rachelle. Carlos, Rachelle'in kardeşi Johan. Muhtemelen Thomas'ın kardeşi Kara da diğer realitedeki Mikil. O kadar çok ayrıntı var ki, ne anlatsam eksik olacak. Siz en iyisi kitapları alın ve bir an önce okumaya başlayın:)

Macera Beyaz ile devam edecek.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Siyah-Ted Dekker

Çember Serisi-Kötülüğün Doğuşu

Siyah-Ted Dekker
4 kitaptan oluşan bu seriyi uzun zaman önce okumaya niyetlenmiş ancak araya başka kitaplar girdiği için bir türlü elime alamamıştım. Nihayet okumaya başladım ve serinin ilk kitabı olan Siyah-Kötülüğün Doğuşu'nu bitirdim. Hatta içimden filmi çekilse ne güzel olur diye düşündüm. Çünkü yeşil ormanı betimlerken yapılan tasvirler, bana Pi'nin Yaşamı filminde çocuğun sığındığı zehirli adanın görüntülerini anımsattı. Bence bol görsel efektli harika bir film serisi olur.

Aslında Ted Dekker'ın sıkı takipçisiyim. Hemen her kitabını okudum sanırım. Tarz olarak Tess Gerritsen'e yakın romanlar yazdığından bu seri açıkçası beni çok şaşırttı. Kitap tam bir tıbbi gerilim gibi başlasa da sonraki sayfalarda rüyalarla gerçeklerin birbirine karıştığı, Yüzüklerin Efendisi ile Alaycı Kuş serisindeki tada yakın bir anlatımla karşılaştım. Alıştığım yazarların aynı karakterlerle farklı ve kaliteli romanlar yazmaları, sürükleyici seriler ortaya çıkarmaları beni çok mutlu ediyor. Bunun en başarılı örneklerinden biri ise hiç kuşkusuz Milennium serisi.

Çember Serisi'nin bu ilk kitabı Siyah'ın konusuna gelirsek...

Thomas Hunter ablası ile birlikte Denver'da yaşamaktadır. Bir gün geç saatlerde eve dönerken New York'ta bulunduğu sıralarda borç aldığı tefeciler olduğunu düşündüğü kişilerin saldırısına uğrar. Sığındığı çatıda başına bir kurşun yer ve kendini kaybederek yere yığılır. Gözlerini açtığında siyah yarasaların dallarını doldurduğu ağaçlarla kaplı, kapkara bir ormanda, büyülü bir suyun yanında uyanır. Suyun muhteşem bir çekim gücü vardır ancak Thomas sudan içmemesi gerektiğine inanır ve bu kara ormandan çıkmak için yürümeye başlar. Ancak o esnada tüm yarasalar Thomas'a saldırır ve giysilerini yırtarak etlerini koparmaya başlar. Thomas can havliyle kara ormandan kaçmaya çalışırken ileride beyaz bir yarasa görür ve içgüdüsel olarak, onu izleyebilirse buradan kurtulacağına inanır. Beyaz yarasa önde, Thomas arkada nihayet kara ormandan çıkarlar. Ama vücudu lime lime parçalanan Thomas daha fazla dayanamaz ve beyaz yarasayla ulaştığı, cennetten bir parça gibi görünen zümrüt yeşili ormanda kendini kaybederek yere yığılır.

Thomas gözlerini açtığında Denver 'da sığındığı çatıda yatmaktadır ve başından yaralanmıştır. Yarasalarla ilgili gördüğü garip rüyanın da etkisiyle eve doğru ilerlemeye başlar. Ablası henüz gelmemiştir. Başının arkasında hafif bir kanama vardır ve sersemliğini üzerinden atmak için yatağa uzanır ve uykuya dalar. Gözlerini açtığında yeşil ormandadır ve başında bekleyen zümrüt gözlü iki beyaz yarasa ve dünyalar güzeli bir kız vardır. Etrafı ışıl ışıl, rengarenk meyvelerle dolu ağaçlarla çevrilmiştir. Siyah yarasaların açtığı tüm yaralar kapanmıştır ve hiç bir acı hissetmemektedir. 

Thomas Denver'daki dairesinde gözlerini açar, ablasına çatışmadan ve başına aldığı darbe nedeniyle gördüğü garip rüyadan bahseder. Ablası Thomas'ın başına tampon yapar, ilaç verir ve uyumasını söyler. Thomas dünyada uykuya dalar dalmaz, yine o güzel ormanda uyanır. Ölümün hiç olmadığı, iyiliğin, mutluluğun sonsuza kadar sürdüğü Elyon'ın dünyası ile tanışır.

Thomas hangi tarafta uyursa diğer tarafta gözlerini açmaktadır ve öğrendiğine göre rüyalarında gittiği yer dünya tarihinden binlerce yıl sonrasına ait bir zaman diliminde yer almaktadır. Thomas bu gelgitler esnasında dünyanın sonunun ne şekilde gerçekleşeceğini de öğrenir. Ancak ablası bu rüyalara inanmaz ve gerçekliğini test etmek için Thomas'a cevabını ancak rüyalarında bulabileceği bir soru sorar. Cevabın doğru çıkması ve Thomas'ın başındaki yaranın mucizevi bir şekilde kaybolmasıyla iki kardeş, dünyanın sonunun gelmesine ve 3 hafta içerisinde milyarlarca insanın ölümüne sebep olacak Raison aşısının dağıtımını durdurmak için Bangkok'a doğru yola çıkarlar. Thomas'ın uykuları iki realite arasındaki tek köprüdür ve dünyayı kurtaracak tek insan Thomas'tır.

Çok zengin bir adam olan Valborg Swensson, havayla uygulanan bir aşıdan yine havayla yayılan bir virüs yaratarak insanlara bulaştırmayı, ardından teklif edeceği bir antivirüs ile de tüm dünyayı dize getirmeyi planlamaktadır. Yakın zamanda dünyaya tanıtımı yapılacak olan Raison aşısı, belli bir sıcaklık altında mutasyona uğramakta ve ölümcül bir virüs haline gelmektedir. Raison aşısı, Swensson'ın en büyük silahı haline gelecek olan Raison Türü'nün temel taşıdır.

Kitap 610 sayfa, ancak olaylar öyle sürükleyici ki kitabın sonuna nasıl geldiğinizi alamıyorsunuz. Thomas hop orada hop burada uyanırken iki dünya arasında gidip geliyorsunuz. Ayrıca dünyada öldüğü zaman yeşil ormanda tedavi olarak hayata dönebilmesi ya da yeşil ormanda öğrendiği  inanılmaz dövüş tekniklerini dünyada uygulayabilmesi gibi hoş sürprizler de var. Akıllarda uzun zaman yer edecek, güzel bir başlangıç olmuş Siyah. Herkese tavsiye ederim.

Macera, Kırmızı ile devam edecek.

2 Mayıs 2013 Perşembe

Sessiz Çığlık-Lisa Gardner

Lisa Gardner'ın kitaplarının en sevdiğim iki özelliği; son sayfaya kadar neler olacağını asla tahmin edememeniz ve kitabın sonunun mutlaka sizi dumura uğratması. Okurken heyecandan tırnaklarınızı yiyorsunuz ve sayfaları hızlı hızlı çevirirken, içinizden hem tüm soruların cevabını öğrenmeyi hem de kitabın hiç bitmemesini diliyorsunuz. Yani en azından ben böyle hissediyorum:)

sessiz-ciglik-lisa-gardner
Öğretmenlik yapan Sandra Jones, gazeteci eşi Jason Jones ve 4 yaşındaki kızı Ree ile dışarıdan mükemmel görünen bir hayat yaşamaktadır. Kızlarını bakıcıların büyütmesini istemeyen aile, iş saatlerini ayarlamış ve dönüşümlü olarak kızlarının bakımını üstlenmişlerdir. Ancak bir gece Jason işteyken korkunç bir olay olur ve Sandra ortadan kaybolur. Evde kırılmış bir lamba haricinde hiç bir iz yoktur. Jason polislere haber verir ancak bir anda kendini şüpheli olarak sorgulanırken bulur.

Komiser D.D., ser verip sır vermeyen Jason'ın bu işte parmağı olduğunu düşünmekte, buna karşılık tüm olayların tek tanığı olan küçük Ree de bir şeyler gizlemektedir. Jason'ı en ufak yanlışında hapse tıkmak isteyen D.D., elindeki şüpheli sayısının bir anda artması ile ne yapacağını şaşırır. Sandra ile aynı sokakta oturan eski bir cinsel suçlu, Sandranın arabasını bakıma verdiği tamircide çalışmaktadır ve olay günü evden ayrılan bir araba gördüğünü iddia etmektedir. Sandra'nın öğretmenlik yaptığı okuldaki öğrencisi Ethan platonik olarak öğretmenini sevmekte ve Jason'dan nefret etmektedir. Sandra'nın ortadan kaybolmasıyla Sandra'nın annesinin ölümünden sorumlu tuttuğu ve yıllardır görüşmediği babası ortaya çıkmış ve Ree ile görüşmek için yasal işlemleri başlatmıştır. Ethan'ın dayısı ve aynı zamanda bilişim uzmanı olan Wayne Reynold, Sandra'yı son görenlerden biridir ve  o da bir şekilde şüpheliler arasındadır.

Komiser D.D. araştırmalarını derinleştirdikçe, aslında son derece mükemmel görünen bu çekirdek ailenin geçmişlerinden kalan çok büyük sırlar sakladığını fark eder ve bu sırları ortaya çıkarmak için zorlu bir mücadeleye girer.

Sandra'ya ne olmuştur? Jason aslında kimdir? Ree o gece neler görmüştür? Bu soruların cevabı, soluksuz okuyacağınız Sessiz Çığlık'ta. Tavsiye ederim.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...