29 Kasım 2013 Cuma

Çavdar Tarlasında Çocuklar-J.D. Salinger

Çavdar Tarlasında Çocuklar, adını sürekli duyduğum ve uzun süredir okuma listemde olan bir romandı. Ancak kitaptan, hikayeden ve karakterden kelimenin tam anlamıyla nefret ettim, boğuldum, inanılmaz sıkıldım. Bu roman mutlu insanı mutsuz, mutsuz insanı daha da mutsuz eder, hatta bunalıma sokar. Ben hayatımda bu kadar modu düşük ve depresif bir karakter daha tanımadım.

 
Holden Caulfield, sık sık okul değiştiren, nihayet devam ettiği son okuldan da atılmış bir öğrencidir. Okuldan ayrılmasına birkaç gün vardır ve ilişik kesme yazısı ailesine gitmeden biraz "sağda solda takılma" niyetindedir.  Çavdar Tarlasında Çocuklar, bu süreçte Holden'in yaşadıklarını onun ağzından an be an anlatır.

Holden her şeyi abartan, hiç ama hiç bir şeyden memnun olmayan, deli gibi alkol ve sigara tüketen, kızlarla ve hatta erkeklerle doğru dürüst bir ilişki kuramayan, kendi doğrularına uymayan her şeyi ikiyüzlü ve sahtekarca bulan, buna rağmen sürekli yalan söyleyen ve asla içinden geçenleri paylaşamayan, korkak ve beş para etmez bir adam olsa da herkesi, yapılan ya da üretilen her şeyi, her davranışı, mesleği, konuşmayı hor gören, dalga geçen, sürekli ikilemde kalan, duygularını kontrol etmekte zorlanan, son derece karamsar, bir an hoşlandığı bir şeyden saniyeler sonra sıkılan, kompozisyon haricinde tüm derslerde başarısız olan ve daha tonlarca olumsuz özelliğe sahip, çok uzun boylu bir çocuk. 

Kitap sadece birkaç günü anlatsa da karakter her anı kendi iç dünyasında detaylıca tasvir ettiği için bana yıl gibi geldi. Okurken yoruldum açıkçası. Şükürsüz, sorumsuz, sürekli bunalım takılan, ailenin parasını alkole, sigaraya yatıran ve dahası hiçbir okulda, öğretmeninden öğrencisine kadar hiç kimse kafasına uymadığı için tutunamayan bu ergen gerisi, beni gerçekten çok sinirlendirdi. Daha önce bende bu denli olumsuz düşünceler doğmasına sebep olan başka bir kitap daha olmamıştı. Keyfimi kaçırdı resmen. Umarım bir an önce unuturum. Güzel romanlarda görüşmek üzere...

22 Kasım 2013 Cuma

Geçmişle Dans-Harlan Coben

Harlan Coben'in neredeyse tüm kitaplarını okudum sanırım. Hiç okumayanlar için kitaplarını Tess Gerritsen tarzı olarak özetleyebilirim. Olaylar genelde bir seri katil, onun kurbanları ve seri katilin peşindeki polisler etrafında gelişiyor.

Geçmişle Dans-Harlan Coben

Eski bir bar çalışanı olan Megan, takma ismi Cassie'ye ait olan tüm geçmişini gömmüş ve yeni bir hayata başlamıştır. Artık büyük bir evde eşi ve iki çocuğuyla birlikte mutlu bir hayat süren, güzel bir ev hanımıdır. Megan her ne kadar eşinden geçmişini gizlemiş olsa da, 17 yıllık evliliğinin sağlam olduğuna inanmaktadır. Ancak Megan'ın eski hayatını terk ettiği gün ortadan kaybolan belalısı, polis ve ailesi tarafından aranmaktadır ve Megan da bir şekilde şüpheliler arasındadır.

Megan'ın eski sevgilisi Ray, Megan'ın aniden ortadan kaybolmasıyla yıkılmış ve tüm aramalarına rağmen onu bir türlü bulamamıştır. Megan'ın ortadan kaybolduğu günün anısına, her yıl son kez buluştukları yere gidip fotoğraf çekmektedir. Yine böyle bir günde objektifine, bol miktarda kanın dahil olduğu bir cinayet mahalli takılır. Megan'ın son görüldüğü yerde bir cinayet işlenmiştir. Olay yerindeki kanın, kısa bir süre önce ortadan kaybolan zengin bir genç adama ait olduğu ortaya çıkar.  İşin tuhaf yanı; adam sık sık Megan'ın 17 yıl önce çalıştığı bara takılmaktadır ve paparazzilik yapan Ray de genç adamın ölmeden önceki son fotoğraflarını çeken kişidir.

Araştırmalarını genişleten polis, Megan'ın ve belalısının ortadan kaybolduğu tarihten bu yana onlarca kişinin Mardi Gras denilen karnaval günlerinde kaybolduğunu, bu kişilerin genelde şiddet eğilimli ve çevrelerindeki kadınlara zarar veren tipte insanlar olduğunu ortaya çıkarır. Geçmişinin aniden kapısını çalarak huzurunu kaçırmasını istemeyen Megan, bir avukat aracılığıyla polise ifade verir. Ancak kaybolan genç adamın babası oğlunun bulunması için sadece polisten değil, karanlık kişilerden de yardım istemiştir ve olaya dahil olan herkes bir bir infaz edilmektedir. Megan'ın hayatı artık büyük tehlikededir ve geçmişinden bihaber olan kocası da gerçekleri öğrenmek için Megan'ın peşine düşmüştür.

Geçmişle Dans kitabında geçen pek çok isim gerçek. Şöyle ki; belli vakıflara yardımda bulunursanız, Harlan Coben, sizin isminizi bir romanında kullanıyor. Böylece çok satan bir yazarın pek çok dile çevrilen bir kitabında isminiz ölümsüzleşiyor. Çok hoş değil mi? Keyifli okumalar.

14 Kasım 2013 Perşembe

Mart Menekşeleri-Sarah Jio

Şu okuduğum romanlarda en çok neye içerliyorum, biliyor musunuz? Okyanus kıyısında, küçük şirin bir kasabada yaşayan yaşlı bir akrabamın olmayışına. Deniz değil yalnız, illa ki okyanus olacak. Hava soğuk olacak, birden bire ani bir kararla yollara düşüp o yaşlı akraba ziyaret edilecek ve hırkalarla üşüye üşüye okyanusa karşı kahve içilecek:) Bu eski bir wishlist maddesi, ama son okuduğum romanlarda nispet yapar gibi sürekli bu sahnelerle karşılaşınca, insanın ister istemez canı çekiyor, yapacak bir şey yok:)
Mart Menekşeleri-Sarah Jio
Mart Menekşeleri, kolay okunan ve insanı sıkmadan sonuca götüren bir hikayeyi konu alıyor. Hikayenin başı çok tanıdık. Yazdığı bir kitapla büyük sükse yapan Emily, eşinin başka bir kadına aşık olduğunu öğrenir ve bunun üzerine evliliğini bitirir. Ayrılık ve ihanetin acısıyla hemen başa çıkamayan Emily, yakın arkadaşının da tavsiyesiyle bir seyahate çıkmaya karar verir. Varış noktası ise çocukluğunda sıkça ziyaret ettiği ancak yıllardır uğramadığı yengesi Bee'nin, Bainbridge Adası'ndaki evidir.

Emily, çocukluğunun geçtiği bu güzel adada toparlanmaya çalışırken, çekmecede kırmızı kadife kaplı bir günlük bulur. 1943 senesinde yazılan günlük, Esther adında bir kadın tarafından kaleme alınmıştır. Emily başta yazılanların bir kurgu olduğunu düşünse de, okumaya devam ettikçe anlatılanların kasabada yıllar önce gerçekten yaşandığını ve dahası tüm yaşananların kendisiyle bir bağlantısının olduğunu fark eder. 

Yengesine günlükten bahsetmeyen Emily, gizlice araştırmalara başlar. Kasabanın gizemli sakinleri, eski gazete kupürleri ve olayların geçtiği mekanlar Emily'ye pek çok ipucu verecek ve en nihayetinde genç kadın ailesinin geçmişinde yatan çok büyük bir sırrı açığa çıkaracaktır. 

Hikaye gayet sürükleyici. Okuyucuyu hantal hantal olayları izlemekten ziyade düşünmeye yöneltiyor. Bir bulmaca için pek çok ipucu, birbiriyle bağlantılı pek çok olay ve kişi var. Bu da durumu daha eğlenceli kılıyor. Ben zevkle okudum, size de keyifli okumalar.

7 Kasım 2013 Perşembe

Kırık Kalpler Tamircisi-Melissa Senate

Bu kadar çabuk mutlu sona bağlanan sabun köpüğü kitaplar pek tarzım değil aslında. Ama yine de ara sıra mola almak iyi olabiliyor. Kırık Kalpler Tamircisi,  Aşk Tanrıçası'nın Yemek Okulu'ndan sonra, yazarın ülkemizde yayınlanan ikinci kitabı.

Kırık Kalpler Tamircisi-Melissa Senate

Rebecca'nın çok sevdiği babası ölüm döşeğindedir ve ölmeden önce Rebecca'ya; bir kardeşinin daha olduğunu açıklar. Bu şokla sarsılan Rebecca, kardeşini bulmak için araştırma yapmak ister. Evlenmek üzere olduğu nişanlısı Michael ise bu duruma karşı çıkar ve babasından kalacak servete hiç tanımadığı birini ortak etmemesini öğütler.

Buna rağmen Rebecca kardeşini bulmakta kararlıdır ve bulur da. Ancak Maine'de eşi ve çocuğuyla yaşayan kardeşi Joy, hiç de Rebecca'nın hayallerindeki kollarını açmış bekleyen kardeşe benzememektedir. Sert bir kayaya çarptığını anlayan Rebecca, kardeşine kendisini sevdirene kadar Maine'de yaşamaya karar verir. Bu arada Micheal ile ilişkisi sekteye uğramıştır ve işini de kaybetmek üzeredir. Ancak babasından kalan milyonluk servet ve kasabadan edindiği yeni arkadaşlar pek çok eskinin yerini almaya hazır görünmektedir.

"Beni derinden etkilemesine gerek yok, kafamı dağıtsın yeter." derseniz, Kırık Kalpler Tamircisi'ni tercih edebilirsiniz. Keyifli okumalar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...