27 Nisan 2016 Çarşamba

Hükümdar-Ted Dekker/Tosca Lee

Vee mutlu son! Faniler Kitabı'nın 3. ve son romanı Hükümdar'ı nihayet bitirdim. Aslında bir süre daha okumayıp kendime o yaptığım o tatlı eziyeti sürdürme niyetindeydim ama dayanamadım. Gerçi yazıyı bitirince de seri resmen bitti diye üzüleceğim, biliyorum ama napalım:)

Hükümdar-Ted Dekker/Tosca Lee-Faniler-Kitabı
İkinci Kitap olan Ölümlü'de, Rom ve arkadaşları Roland'ın liderliğindeki göçebelere katılmış ve Kirli Kanlılara karşı Jonathan'ı korumayı görev edinerek, Jonathan'ın 18. yaş gününde onu hükümdar yapmaya kilitlenmişlerdi. Ancak Jonathan Kirli Kanlıların lideri Saric tarafından bir kılıçla ortadan ikiye bölünmüş ve feci şekilde öldürülmüştü. Saric ise geleceği müjdelenen ve kutsal bir varlık olan Jonathan'ı öldürdükten sonra tüm vasıflarını kaybetmiş ve çölde kaybolmuştu. İki gurup birbirini kırıp geçirirken bu işten karlı çıkan Feyn tahta çıkmış ve tüm dünyada terör estirmeye başlamıştı.
Üçüncü kitapta ise tüm düzen değişmiş. Roland önderliğindeki göçebeler artık kendilerini Ölümsüz , Rom, Jordin ve arkadaşları ise Ölümlü olarak adlandırıyor. Feyn sürekli Kirli Kanlı yaratıyor ve sayısı on binleri aşan bir ordu kurmakla meşgul. Ölümlülerin artık eskisi gibi karanlıkta her şeyi net görmek, kilometrelerce ötedeki fısıltıları duymak gibi olağanüstü yetenekleri yok. Sadece belli belirsiz bir öngörüleri var, yani olay gerçekleşmeden birkaç saniye önce o olayı kısa bir anlığına görüyorlar. Ölümsüzler ise fırtına gibiler. Tüm algıları sonuna kadar açık ve mükemmel derecede hızlılar. Savaşırken son derece güçlüler. Feyn'in laboratuvarda ürettiği Kirli Kanlılar ise son derece yapılı, güçlü, iyi savaşan, bildiğimiz insan görünümünde robotlar aslında. Ama en önemlisi bu robotik arkadaşların Feyn'e sarsılmaz bir sadakatle bağlı olmaları çünkü damarlarındaki kan Feyn'e ait. Yani Feyn yaratıcı, Kirli Kanlılar ise yaratanlarına kanla bağlı köleler. 
Nihayetinde bu üç grup karşı karşıya geliyor çünkü Ölümlülerin simyacısı tüm Kirli Kanlıları ve Ölümsüzleri hızlı bir şekilde öldürecek, hava yoluyla yayılan bir virüs yaratıyor. Jordin Roland'a, Rom ise Feyn' de doğru yola çıkıyor. Sonrası gelsin heyecan, gitsin macera. Nefes almadan okudum. Daha önce de belirtmiştim, Faniler Kitabı ile Çember Serisi birbirine çok benziyor ama kan, virüs, göçebelik gibi aynı unsurların iki seri toplamda 7 kitaplık bir hikayeye fazlasıyla yetmesi, bambaşka karakterlerle bambaşka öyküler doğurması, yaratıcılık değil de nedir? Bayıldım, çok güzeldi. Umarım Ted Dekker bunun gibi sayısız seri yazar da bizim de gözümüz gönlümüz bayram eder. Keyifli okumalar:)

2 yorum:

Handan dedi ki...

Not edeyim bu seriyi :)

bahar006 dedi ki...

Ted Dekker'ın tüm kitaplarını tavsiye ediyorum ben, tabi fantastik, korku ya da gerilim ilgi alanına giriyorsa:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...