25 Temmuz 2016 Pazartesi

Hortlak-Steve Barron

Aslında bu kitabı buraya bile yazmaya tenezzül etmezdim ama kazara bir yerlerde görüp alacak olursanız almayın diye uyarmak için yazıyorum. Çünkü ne böyle bir kitap var ne de böyle bir yazar. İndirim sepetinden alınan kitap bu kadar oluyor işte.

Hortlak-Steve Barron
 Bu kitap aslında kısa hikayelerden oluşan bir derleme. Stephen King gibi şöhretlerin yanında adı hiç duyulmamış yazarlar da var. Hortlak da en son öykünün ismi, başkahramanlardan biri de Batu adında bir Türk. Genel olarak kitabın korkuyla uzaktan yakından alakası yok. Toplam 15 hikayenin yer aldığı kitapta sadece bir hikayeyi; Dean-Francis Alfar'ın Yıldız Uçurtması'nı gerçekten sevdim. Hatta söz konusu hikaye biraz daha uzatılsa, kahramanların hikayeleri özet geçmek yerine detaylı anlatılsa tek başına bir başyapıt olabilirdi diye geçirdim içimden.

Her neyse, hiç ama hiç tavsiye etmiyorum bu kitabı, bence almanıza da okumanıza da gerek yok. Ama mutlaka bir yerlerden edinip okuyun. Orjinalini okumak isterseniz o da burda.


20 Temmuz 2016 Çarşamba

Raydan Çıkanlar-Micheal Katz Krefeld

Raydan Çıkanlar için; Türk filmlerinde örneklerini sıklıkla gördüğümüz  basit hikayelerin iyi bir kalem tarafından romanlaşmış hali desem abartmış olmam sanırım.

Raydan Çıkanlar-Micheal Katz Krefeld

Neden Türk filmlerine benzediğini açıklayayım. Baş karakterimiz karısını bir cinayete kurban verdikten sonra bir türlü toparlanamayan ve izne çıkarılan polis Rawn. Cüneyt Arkın diyelim. Sonra fahişelik yapan ancak hem sevgilisi hem de menajeri (!) olan kişi tarafından mafyaya kumar borcuna karşılık satılan ve mafya tarafından binlerce dolar borçlandırılıp hemen her yerde çok zor şartlarda çalışmak zorunda bırakılan Masja. Bildiğiniz Ahu Tuğba, Banu Alkan işte. Mafya babası var bir tane, son derece acımasız. O da bizim Nuri Alço olabilir belki. Hiç abartmıyorum inanın. Bir ara yazarın yeşilçamdan esinlendiğini bile düşündüm yani, o derece:)

Açıkçası fahişelerin hayatı ilgi alanım dışında. Konusunun ne olduğunu kapaktan anlamak imkansız ve bu tarz  detay veren, herşeyi her durumu dibine kadar anlatan hikayeler beni rahatsız ediyor. Konusunu bilseydim okumazdım. Evet kitap sürükleyici ama mevzu sıradan olunca çok da sarmadı beni. Bu nedenle tavsiye etmiyorum. Hoşçakalın:)

Şiddet-Dean Koontz

Elimden bırakamadığım, bir solukta okuduğum sönük finaline rağmen gerilmekten tırnaklarımı yediğim başarılı bir roman Şiddet...

Şiddet-Dean Koontz

Chyna ve Laura kardeş kadar yakın iki üniversite öğrencisidir. Kısa bir tatil için Laura'nın ailesiyle yaşadığı eve konuk olurlar. Ancak Chyna, geçmişinde yaşadığı şiddet olayları nedeniyle evdeki ilk gecesinde bir türlü uykuya dalamaz. Gecenin sessizliğini bölen bir ses, Chyna'nın içgüdüsel olarak saklanmasına sebep olur. Böylece tüm aileyi çok çok vahşi bir şekilde katleden psikopat Vess'ten saklanmayı başarır. 

Chyna kurtulmuştur, ancak tesadüf eseri katilin evinde 16 yaşındaki bir genç kızı esir tuttuğunu öğrenir. Bu duruma kayıtsız kalamayacağını anlayan Chyna, azılı katili devirmek için yola çıkar.

Gerçekten tüyleriniz diken diken eden, insanın hayal gücünü zorlayan ama gerçekte bu tarz insanlarında böyle olayların da var olduğunu bilerek okumak çok ürkütücüydü. Bilen söylesin, gözümün önünde kitapta anlatılan çok etkileyici bir sahneyi daha önce bir filmde izlediğim hissine kapıldım. Sisli bir orman. Ormanda tek tek beliren geyikler. Hepsi sanki birer insan gibi, tek bir noktaya doğru bakıyorlar, hem büyüleyici hem de korkunç bir sahneydi. Ama bir türlü hatırlayamadım hangi film olduğunu. 

Yalnız iki eleştirim olacak. Birincisi şu bahsettiğim geyiklerden biri. Ne olduğunu söylemiyorum ama o geyikle ilgili gizem açıklanmamış, belki de unutulmuş. İkincisi ise final. Böyle üst seviye gerilim romanı olarak başlayan bir hikayenin sonu daha çarpıcı olabilirdi. Basit kalmış kısacası. Ama yine de okuyun, okuyun, okuyun derim.
Hoşçakalın:)

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Gecenin Masumiyeti-J. A. Jance

Orjinal ismi Queen of the Night olsa da Türkçe'ye Gecenin Masumiyeti olarak çevrilen bu kitap polisiye seriler yazan J.A. Jance'in Walker Family Serisi'nin dördüncü kitabı. Ancak bildiğim kadarıyla Türkçe'ye çevrilen tek kitabı bu.

Gecenin Masumiyeti-J. A. Jance

Gecenin Kraliçesi, aslında yılda yalnız bir gece açıp ertesi gün ölen ancak kokusunun bir hafta alınabildiği nefes kesen bir çiçeğin adı. Kızılderililer için kutsal kabul edilen bu çiçeğin tam olarak ne zaman açacağı bilinmese de vakit yaklaştıkça Tohono O'odham halkı tarafından hazırlıklar yapılmakta ve çiçeğin açtığı gece büyük bir partiyle kutlanmaktadır.

Nihayet beklenen gece gelir. Çölde açan kraliçeler büyük bir coşkuyla karşılanır. Ancak çölün başka bir yerinde kutlama yapan başka bir grup için kutlama o kadar da mulu sonla bitmez. İki kadın ve iki erkek bilinmeyen bir kişi tarafından vurularak öldürülür. Öldürülen kadınlardan birinin küçük kızı ise arabada saklanmıştır. Katliamdan sağ çıkan çocuk, katili gören tek kişidir. 

Kitap sürükleyici ancak kitabın arka kapak yazısını okuyunca katilin küçük kızın peşine düşeceği bir maceraya hazırlanıyorsunuz ancak kitapta bununla alakalı pek birşey yok. Evet çocuğu biraz koruma altına alıyorlar, biraz basından vs. gizliyorlar ama katil zaten ailesini de katlettiği için yakalanması sadece çocuğa bağlı değil. Yani kim olduğunun ortaya çıkması için polisin elinde fazlasıyla ipucu var. Bunun haricinde anlatılan kızılderili masalları, efsaneleri oldukça ilginç. İsimler oturan boğadan daha uzun ve komik:)

 Temelinde klasik bir cinayet, katil, kurban hikayesi barındırsa da yan hikayeleri sebebiyle egzotik bir havası olduğu kesin. Değişiklik arayanlara tavsiye ederim. Keyifli okumalar:)

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Hasat Zamanı-John Lescroart

Okumamın üzerinden 2 ay gibi bir süre geçmesine rağmen açıkçası içeriğini ve konusunu güç bela hatırladığım, demek ki çok da kayda değer bulmadığım ama yine de listemden eksildiği için mutlu olduğum Hasat Zamanı ile karşınızdayım:)
Hasat Zamanı-Joe Lescroart
Aslında kitapta anlatılan bazı olaylar oldukça tanıdık!  Curtlee adında zengin ve güçlü bir aile yargıyı etkisi altına almış, parmağında oynatıyor. Onlar ne derse o oluyor. İşledikleri suçlar ustalıkla örtbas ediliyor, buna karşı çıkanlar kızağa çekiliyor falan. 

Bu ailenin işe yaramaz oğlu Ro, evde çalışan yabancı uyruklu kızlardan birini tecavüz edip öldürmekten 9 yıldır içerdedir. Nihayetinde kefaletle serbest kalır. Ro'nun serbest kalışıyla birlikte bölgede kadın cinayetleri yeniden işlenmeye başlar. Bu cinayetleri Ro'nun işlediğine neredeyse emin olan savcı ve polisler olaylar arasındaki benzerlik ve bağlantıları ortaya çıkarmak için kolları sıvarlar. Ancak elde edecekleri sonuç hiç de bekledikleri gibi olmayacaktır.

Kitap kendi çapında minik sürprizler barındıran, aslında daha etkili bir kalemden yazılsa insanı bir nebze de olsa heyecanlandıracak bir konuya sahip. Ama bu durumu engelleyen pek çok etken var. Bir kere karakter sayısı fazla ki ben bu gereksiz karakter bolluğundan gerçekten nefret ediyorum.  Kim kimdir, kadın mı erkek mi, dön başa bak derken bir bakmışsınız kitap yarılanmış ve siz hala hiç bir şeyden emin değilsiniz. Romandaki Abe Glitsky adındaki polis, yazar Joe Lescroart'ın polisiye romanlarının baş kahramanı imiş. Ama bahsettiğim durum yüzünden ben bunu idrak edene kadar baş kahramanın savcı olduğunu düşünmüştüm. Sonra malumunuz sonu tahmin edilemeyen kitapları çok seviyorum. Oysa bu kitapta tahmin başarı oranı yüzde doksan civarıdır muhtemelen. Her şey çok açık edilmiş. Başta da dediğim gibi konusunu hatırlayana kadar epey bir uğraştım. Bu nedenle çok da tavsiye edebileceğim bir kitap değil. Ancak polisiye bir çerezlik arıyorsanız, isim hafızanız da benim aksime iyiyse tercih edebilirsiniz. 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...