Jean-Christophe Grange etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Jean-Christophe Grange etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Mart 2013 Cuma

Şeytan Yemini-J. Christophe Grange

Şeytan Yemini, içerdiği dini öğeler ve ele aldığı Araf ve Şeytan konuları ile Grange'in okuyucuyu yine büyük bir ustalıkla şaşırttığı kitaplardan biri. Belli bir süre komada kalıp tekrar hayata dönme gibi bir hatıraya sahip olmayan insanlar için, tünelin ucundaki ışık hikayesi genelde espri konusudur. Hatta Cem Yılmaz'ın "biri bana geel, geeeel, dedi." esprisi, bugüne kadar yapılanların en iyisidir bence:) Gazetelerde okuduğumuz ölümden dönme hikayelerinde, tünelin ucundaki o beyaz ışık sayesinde kişi artık daha iyi olmaya, hayatının kalanını hayırlı işlere adamaya karar verir, vs.

seytan-yemini-özeti

İşte Şeytan Yemini, ölümden kurtulan insanların her zaman iyi olmayabileceğini, tünelin ucunda görünen ışığın renginin bazen beyazdan kırmızıya dönebileceğini ve kişinin o ışıklı yoldan her zaman şükür ve minnet içinde iyi bir insan olarak değil, şeytanın emrine girmiş ve kötülük için yaşayan biri halinde gelebileceğini anlatıyor.

Mathieu Durey ve Luc Soubeyras çocukluk arkadaşıdır. Her ikisi de yatılı okulda dini eğitim görmüş ve her ikisi de sonradan kiliseden ayrılarak polis olmuştur. Hayatları ile ilgili radikal kararlar alırken ilk öne çıkan, ilk gözünü karartan daima Soubeyras olmuş, Durey ise cesaretini örnek aldığı ve hayran olduğu arkadaşı Subeyras'ı takip etmiştir. Mesleki anlamda Durey ve ekibi, daha ılımlı ancak emin adımlarla ilerlerken, Subeyras ve ekibi daha çok bir sokak çetesi kıvamında, vurdulu-kırdılı yöntemlerle olayları çözmektedir.

Bir gün Durey, Soubeyras'ın vücuduna bağladığı ağırlıklarla göle atlayarak intihar ettiğini ve hastaneye kaldırıldığını öğrenir. Soubeyras'ın atladığı gölün suyunun çok soğuk olması nedeniyle organizma hipotermiye girmiş, bu da dolaşımı yavaşlatmıştır. Soubeyras'a müdahale eden doktor, vücuttaki kanı tekrar ısıtarak Soubeyras'a geri vermiş ve beyinde kalıcı bir hasarın oluşmasını engellemiştir. Ancak Soubeyras komadadır ve sevenleri endişe içerisinde onun gözlerini açmasını beklemektedir.

Soubeyras gibi dini temelleri sağlam ve inançlı bir insanın intihar edebileceğine inanmayan Durey, bu olayı aydınlatmak için en yakın arkadaşının dosyalarını incelemekle işe başlar. Durey'in araştırmaları onu İsviçre sınırında öldürülen Sylvie Simonis cinayetine götürecektir. Kurbanın bedeni farklı böceklerle henüz hayattayken çürütülmeye başlanmış ve kadın feci işkencelere maruz kalarak hayatını kaybetmiştir. Durey benzer cinayetlerin Avrupa'nın farklı şehirlerinde de işlendiği bilgisine ulaşır. Ancak tuhaf olan, birebir aynı yöntemle işlenen bu cinayetlerin faillerinin farklı kişiler olmasıdır. Bu cinayetleri ya şeytan ruhlu insanlar ya da şeytanın ta kendisi işlemektedir. Her ipucu ile farklı bir çıkmaza giren Durey, herşey bittiğinde aslında dostunu hiç tanımadığını anlayacaktır. 

Kitap boyunca Durey, bir bilgisayar oyunu kahramanı gibi kiliseden kiliseye, şehirden şehire koşturuyor. Muazzam betimlemelerle, Grange kitabı adeta bir film gibi gözler önüne seriyor. Din, metafizik, böcek bilim ve farmakoloji gibi farklı dallarda verdiği bilgilerle Şeytan Yemini son derece sürükleyici bir kitap, şiddetle tavsiye ederim.

14 Şubat 2013 Perşembe

Sisle Gelen Yolcu - J.C.Grange

Jean Christophe Grange'in şimdiye kadar okuduğum en sürükleyici kitabı Sisle Gelen Yolcu. Kurgusu, dili tam kıvamındaydı. Roman okurken en sevmediğim şey; romanda gerekli gereksiz bir sürü karakterin ve karışık isimlerin yer alması ve karakteri unutunca "ya bu kimdi" deyip 10-20 sayfa geriden o kişinin kim olduğunu arama çalışmalarıdır.  Bu kitap oldukça uzun olmasına rağmen konular ve bölümler birbirini izliyor ve böylece sıkılmadan okuyabiliyorsunuz.

Sisle-Gelen-Yolcu-Jean-Christophe-Grange

Konusuna gelince...Psişik kaçışlar yaşayan bir bavulsuz yolcu. Farklı yerlerde işlenen mitolojik cinayetler ve her cinayetten sonra ortaya çıkan yeni kimlikler.
Cinayet mahallinde parmak izleri bulunan psikiyatr Mathias Freire, evsiz Victor Janusz, deli ressam Narcisse, kalpazan Nono, ve parlak psikiyatr François Kubiela ve babasının bir işkence uzmanı olduğunu öğrendikten sonra hayatı altüst olan komiser Anaïs Chatelet, kitabın okuyucuyu maceradan maceraya sürükleyecek kahramanları.  Kitabın tanıtım cümleleri ise gerilim sevenler için iştah uyandıracak cinsten.
Ben gölgeyim.
Ben avım.
Ben katilim.
Ben hedefim.
Kurtulmak için tek çarem var;diğerinden kaçmak.
Peki ya diğeri de bensem?
Grange'in  bugüne kadar en beğendiğim kitabı Koloni idi. Artık Sisle Gelen Yolcu ilk sırada, şiddetle tavsiye ediyorum.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...