Ted Dekker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ted Dekker etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Nisan 2016 Çarşamba

Hükümdar-Ted Dekker/Tosca Lee

Vee mutlu son! Faniler Kitabı'nın 3. ve son romanı Hükümdar'ı nihayet bitirdim. Aslında bir süre daha okumayıp kendime o yaptığım o tatlı eziyeti sürdürme niyetindeydim ama dayanamadım. Gerçi yazıyı bitirince de seri resmen bitti diye üzüleceğim, biliyorum ama napalım:)

Hükümdar-Ted Dekker/Tosca Lee-Faniler-Kitabı
İkinci Kitap olan Ölümlü'de, Rom ve arkadaşları Roland'ın liderliğindeki göçebelere katılmış ve Kirli Kanlılara karşı Jonathan'ı korumayı görev edinerek, Jonathan'ın 18. yaş gününde onu hükümdar yapmaya kilitlenmişlerdi. Ancak Jonathan Kirli Kanlıların lideri Saric tarafından bir kılıçla ortadan ikiye bölünmüş ve feci şekilde öldürülmüştü. Saric ise geleceği müjdelenen ve kutsal bir varlık olan Jonathan'ı öldürdükten sonra tüm vasıflarını kaybetmiş ve çölde kaybolmuştu. İki gurup birbirini kırıp geçirirken bu işten karlı çıkan Feyn tahta çıkmış ve tüm dünyada terör estirmeye başlamıştı.
Üçüncü kitapta ise tüm düzen değişmiş. Roland önderliğindeki göçebeler artık kendilerini Ölümsüz , Rom, Jordin ve arkadaşları ise Ölümlü olarak adlandırıyor. Feyn sürekli Kirli Kanlı yaratıyor ve sayısı on binleri aşan bir ordu kurmakla meşgul. Ölümlülerin artık eskisi gibi karanlıkta her şeyi net görmek, kilometrelerce ötedeki fısıltıları duymak gibi olağanüstü yetenekleri yok. Sadece belli belirsiz bir öngörüleri var, yani olay gerçekleşmeden birkaç saniye önce o olayı kısa bir anlığına görüyorlar. Ölümsüzler ise fırtına gibiler. Tüm algıları sonuna kadar açık ve mükemmel derecede hızlılar. Savaşırken son derece güçlüler. Feyn'in laboratuvarda ürettiği Kirli Kanlılar ise son derece yapılı, güçlü, iyi savaşan, bildiğimiz insan görünümünde robotlar aslında. Ama en önemlisi bu robotik arkadaşların Feyn'e sarsılmaz bir sadakatle bağlı olmaları çünkü damarlarındaki kan Feyn'e ait. Yani Feyn yaratıcı, Kirli Kanlılar ise yaratanlarına kanla bağlı köleler. 
Nihayetinde bu üç grup karşı karşıya geliyor çünkü Ölümlülerin simyacısı tüm Kirli Kanlıları ve Ölümsüzleri hızlı bir şekilde öldürecek, hava yoluyla yayılan bir virüs yaratıyor. Jordin Roland'a, Rom ise Feyn' de doğru yola çıkıyor. Sonrası gelsin heyecan, gitsin macera. Nefes almadan okudum. Daha önce de belirtmiştim, Faniler Kitabı ile Çember Serisi birbirine çok benziyor ama kan, virüs, göçebelik gibi aynı unsurların iki seri toplamda 7 kitaplık bir hikayeye fazlasıyla yetmesi, bambaşka karakterlerle bambaşka öyküler doğurması, yaratıcılık değil de nedir? Bayıldım, çok güzeldi. Umarım Ted Dekker bunun gibi sayısız seri yazar da bizim de gözümüz gönlümüz bayram eder. Keyifli okumalar:)

21 Mart 2016 Pazartesi

Gelin Koleksiyoncusu-Ted Dekker

Ted Dekker'ı ne kadar sevdiğimi anlata anlata bitiremedim biliyorum ama bunun tek sorumlusu yazarın birbirinden güzel, süper şahane romanları:) Serileri ayrı güzel, romanları ayrı güzel. Gerilim, esrar, macera ne ararsan var, Gelin Koleksiyoncusu da bunlardan biri. Tam da böyle canım acayip bir gerilim romanı okumak istiyor dediğimde imdadına yetişen sıkı bir roman.

Gelin Koleksiyoncusu-Ted Dekker

FBI özel ajanı Brad Raines, vücutlarındaki tüm kanın topuklarındaki bir delikten boşaltılarak öldürüldüğü dört genç kadının cinayet davası ile ilgilenmektedir. Cinayetleri dini sebeplerle işleyen seri katilin amacı 7 rakamına ulaşmaktır. Bu nedenle kalan 3 kadın öldürülmeden Brad katili bulmalıdır. Ancak elinde dahilikle delilik arasındaki o ince çizgide yürüyen ve dokunduğu ölülerin son anlarını gördüğünü söyleyen Paradise adında bir kadından başka kimse yoktur.

Açıkçası Gelin Koleksiyoncusu,dahi olup da aklını kaçıran kişileri öyle güzel betimlemiş ki hayran kaldım. Hele klinikteki o süper zeki delilerin cinayeti tuhaf yollardan çözdükleri sahne film gibiydi. Hani şey gibi; Ocean's Eleven'daki laser dance sahnesi gibi. Bence bu kitap film olsa akılda kalan sahnelerden biri de bu olurdu:)

Özetle; kitap güzel, konu güzel, sonu da güzel. Ben çok sevdim, size de tavsiye ederim. Keyifli okumalar:)

22 Aralık 2015 Salı

Ölümlü-Ted Dekker/Tosca Lee

Faniler Serisi'nin ilk kitabı olan Yasaklı'dan sonra sıra ikinci kitap olan Ölümlü'de. Macera kaldığı yerden devam ediyor.

Ölümlü-Ted Dekker/Tosca Lee

İlk kitapta Rom ve arkadaşları yaşlı bekçinin kendilerine verdiği kanı içmişler ve insanların temelde var olan duygulardan yoksun bırakıldığını, bir nevi yaşayan ölülere döndürüldüğünü anlamışlar ve bu durumu düzeltmek için büyük bir mücadeleye girişmişlerdi.
Kehanete göre ayağından sakat olan küçük bir çocuk büyüyecek, lejyon denilen virüsten etkilenmemiş, doğuştan üstün niteliklere sahip kanıyla herkese hayat verecek ve 18 yaşına bastığı gün ülkenin başına geçecektir. Bu çocuğu bulan Rom, çocuk o yaşa gelinceye dek onu korumak zorundadır. Göçebelere katılan, savaş ve savunma taktiklerini öğrenen Rom ve arkadaşları, tahta çıkış gününü iple çekmektedir. 
Bu arada onları bekleyen, sayıları gün geçtikçe artan ve adına Kirli Kanlılar denen büyük bir tehlike adım adım yaklaşmaktadır.
Rom'un çocuğu koruyup koruyamayacağı, çocuğun ülkenin başına geçip geçemeyeceği ise Göçebeler ile Kirli Kanlılar arasında olacak büyük bir savaş sonunda belli olacaktır. 

Ted Dekker'ın Çember Seri'sini okuduysanız, olayların, mekanların, hatta lejyon gibi dünyanın sonunu getirecek virüslerin ne denli benzerlik taşıdığını çok net görebilirsiniz. Bu yüzden o seriyi severek okuyan herkes, Faniler kitabı'na bayılacak. Olayların içine girince insan kitaptaki bir karaktere dönüşüp maceraya katılıveriyor. Bir yazar için de okuyucu için de olabilecek son nokta bu bence. Herkese keyifli okumalar:)

7 Aralık 2015 Pazartesi

Yasaklı-Ted Dekker/Tosca Lee

Ted Dekker'ın tüm kitaplarını çok seviyorum. Mevzu fantastik türde seri yazmak ve hayal gücü ise, onun üzerine pek kimseyi tanımadığımı söyleyebilirim rahatlıkla. Daha önce okuduğum ve burada da paylaştığım Çember Serisi'nden sonra, Ted Dekker'ın Tosca Lee ile birlikte yazdığı Faniler Serisi'ne başlamayı heyecanla bekliyordum. Ve nihayet o gün geldi:)

Yasaklı-Ted Dekker/Tosca Lee

Serinin ilk kitabı olan Yasaklı, gelecek zamandan bahsediyor. Dünya Düzen adı verilen ve başını bir hükümdarın çektiği bir sistem altında birleşmiş. İnsanlar lejyon adı verilen bir virüs nedeniyle korku haricinde tüm duygularını kaybetmişler ve bu da onları bir nevi ölü haline getirmiş. Sevinç, aşk, üzüntü, hırs, umut vs... Bunların hiçbirini hissetmeyen, bunun yanında Düzen'e sonsuz bir sadakat ve korku ile bağlı olan milyonlarca insan.

Rom, kiliselerde şarkı söyleyen, babasını yıllar önce kaybetmiş ve annesiyle sakin bir hayat süren bir şarkıcıdır. Bir gün önünü kesen yaşlı bir adam ona babasını tanıdığını söyler ve bir paket vererek Kale'de esir olarak tutulan Kitap adındaki bekçiyi bulmasını ister. Bunu der demez peşine düşen kale muhafızları, yaşlı adamı oracıkta katleder. Düzen'de cinayet yasaktır ve gördükleri ile şoke olan Rom, kale muhafızlarına teslim olmak yerine paketle birlikte kaçmaya başlar. Ancak bu kaçış, annesinin feci bir şekilde hayatının sonlanmasına yol açar.

En yakın arkadaşı Avra'ya sığınan Rom, onun yanında paketi açar ve paketten babasının da dahil olduğu bekçiler tarafından korunan, içinde 5 kişiye yetecek kadar kan olan küçük bir şişe çıkar. Kandan bir yudum alan Rom, zamanında bir virüsle yok edilen tüm duyularına tekrar kavuşur. Avra'ya duyduğu aşk, annesinin ölümüne duyduğu yas ve acı, babasının mirasını koruma duygusu ve müthiş bir savaşma arzusu...

Artık Rom'un tek hedefi bu ölüler diyarını diriltmektir. Ancak bu yol sandığından daha kanlı olacaktır...

Başta da da dediğim gibi, Ted Dekker her zaman bankodur benim için. Kitapta çok fazla olay var ve özetlemek gerçekten imkansız. O fantastik dünyayı anlamak için okumak lazım zaten. O yüzden bu türü seven herkese kesinlikle tavsiye ederim. Keyifli okumalar...

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Kemik Adamın Kızları-Ted Dekker

Beni büyüleyen Çember Serisi'nden bu yana Ted Dekker okumamıştım. Kemik Adamın Kızları da epeydir listemdeydi, nihayet okuma fırsatım oldu.

Kemik Adamın Kızları-Ted Dekker
Ryan Evans, Irak'ta istihbarat subayı olarak görev yapmaktadır. Ancak içinde olduğu araç direnişçiler tarafından bombalanır ve esir düşer. Direnişçilerin lideri kendi ailesini bir Amerikan saldırısı esnasında kaybettiğinden dişli bir Amerika düşmanıdır. Ryan'a önce çocuklarının cesetlerine ait fotoğraflar, sonrasında ise gözünün önünde tüm kemiklerini teker teker kırdığı çocuklar ile psikolojik işkence uygular. Bir fırsatını bulan Ryan, direnişçilerin elinden kaçarak ülkesine döner.

 Eşini ve evlat edindikleri kızını yıllar önce terkederek kendini orduya adayan Ryan, eve döndüğünde karısının hayatında başka bir adam olduğu, büyüyerek kusursuz bir güzelliğe kavuşan kızının ise kendisinden nefret ettiği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalır. Tek amacı ailesinin sevgisini yeniden kazanmak olan Ryan, acımasız bir katil olan ve kaçırdığı kızların kemiklerini kıran Kemik Adam'ın, kendi kızını kaçırması ile çılgına döner. Artık kızını kurtarıp ona tekrar baba olmaktan başka çaresi olmayan Ryan, polislerin kendisini Kemik Adam zannetmesi ve hatta kendi kızını kaçırdığından şüphelenmesi üzerine geri dönüşü olmayan bir yola girer. 

Hikayenin sonu biraz aceleye getirilmiş gibi geldi bana. Şaşırtıcı bir final var elbette ama Ted Dekker kapasite olarak bunun çok üzerinde olduğunu defalarca ispat etti. Yine de artık iyice ucuzlaşan Tess Gerritsen hikayeleri yerine Ted Dekker'ı tercih ederim. Keyifli okumalar. 

17 Haziran 2013 Pazartesi

Yeşil-Ted Dekker

Çember Serisi - Başlangıç ve Son

Çember Serisi'nin son ve aynı zamanda ilk kitabı olan Yeşil'i de bitirerek bu güzel seriye veda ettim.

Yeşil-Ted Dekker

Serinin üçüncü kitabı olan Beyaz'da Thomas dünyanın virüsten kurtulması için hayatını feda etmiş ancak diğer realitede yaşamaya devam etmişti. Yeşil'de ise Monique ve Kara artık 60 yaşlarında, kızkardeş kadar yakın ve birlikte çalışan iki arkadaştır. Monique bir yıl süren bir evlilik yaşamış ve ardından kızı Janae dünyaya gelmiştir. Alımlı bir genç kız olan Janae, annesinin sahip olduğu uçsuz bucaksız servetin keyfini sürmekte, laboratuarlar ve bilimsel araştırmalar konusunda ona yardım etmektedir.

Bir gün Billy adında bir genç Monique ve Kara'yı ziyarete gelir. Geçmişte Thomas'ın yaşadığı herşeyden haberdardır ve iddiasına göre Tarih Kitaplarını bularak içine Thomas'ın diğer realiteye geçmesini ilk yazan kendisidir. Ayrıca insanların gözlerine bakarak zihnlerini okuma becerisine de sahiptir. Thomas'ın kanından bir parçanın Monique ve Kara tarafından saklandığını bilen Billy, diğer realiteye geçmek için tek şansının o kanı kullanmak olduğunun farkındadır. Bunun için onları ikna etmeye çalışır ancak başarılı olamaz. Geçmişle ilgili bilgisi olmayan Janae, Billy gibi macera ruhludur ve annesinin kendisinden sakladığı gerçeklerin intikamını almak ve onu kanı kullanmaya ikna etmek için son derece tehlikeli bir yola başvurur. Hala sakladıkları Raison Türürnü hem Billy'e hem de kendine enjekte eder ve annesinin Thomas'ın kanı ile kendilerini kurtaracağından emin bir şekilde ölümü göze alarak uykuya dalar. Çaresiz kalan Kara ve Monique, Thomas'ın kanını gençlere verir, ancak onların hayatlarını kurtarırken aynı zamanda diğer realiteye geçmelerine de aracı olmuş olurlar. Thomas ve yakınlarının aksine Billy ve Janae diğer realitede Güruh topluluğundan son derece kötü ruhlu bireyler olarak vücut bulurlar. Tek amaçları Elyon ve inananlarını yok etmektir. 

Thomas ise artık barış yanlısı bir lider olarak ilk karısından olan oğlu, kızı, ikinci karısı Chelise, ondan olan oğlu Jake ve Elyon'a inanan diğer albinolarla çölde göçebe hayatı yaşamaktadır. Çölde ayrıca Eramitler adında albinolar ile güruh arasında kalan, son derece güçlü ancak hastalık nedeni ile derileri pul pul dökülen yeni bir gurup oluşmuştur. Thomas'ın büyük oğlu Samuel Güruh'u yok etmek için babasına karşı gelir ve bir gurup savaşçısı ile Eramitlere katılır. 

Thomas oğlu Samuel'i kurtarmak için karısının babası Qurong ile görüşmeye gider ve tarih kitaplarını kullanmaya ikna eder. Tarih kitaplarının dördüne kişi kanıyla dokunursa fiziki olarak ve kitaplarla birlikte diğer realiteye geçebilmektedir. Bunu kabul eden Qurong Thomas ile birlikte bir anda ortadan yok olurlar ve gözlerini Monique ve Thomas'ın laboratuvarında açarlar. Yıllar sonra Thomas'ı karşılarında gören Kara ve Monique şoka girer. Bu arada Billy ve Janae uyandırılırlar ancak buna sinirlenirler ve tarih kitaplarını alarak Qurong ile beraber diğer realiteye geri dönerler. Artık kötülük tüm temsilcileriyle birlikte diğer tarafa geçmiş ama herkesin tek umudu olan Thomas burada kalmıştır. Thomas bir yolunu bularak karşıya geçtiğinde hiçbir şey bıraktığı gibi olmayacaktır.

Bu arada dişi şeytan Janae Samuel'i tuzağa düşürür ve onun ve Eramitlerin Güruhla yapacakları savaşı kaybetmesi için büyük bir oyun oynar. Samuel'i destekleyen albinolar Eramitler'e katılır ve bu durumu durdurmak isteyen Chelise babasına ulaşmak için yola çıkar. Savaş herkes için son derece yıkıcı olur. Ortalık kan gölüne döndüğünde Samuel babasına karşı gelerek büyük bir hata yaptığını anlar. Bu arada Qurong'a ulaşan Chelise babasına sesini duyuramaz ancak onu Güruhtan zanneden Samuel üvey annesinin başını gövdesinden ayırır. Bunu gören Qurong ise Samuel'i kılıcıyla ikiye böler. Thomas geri döndüğünde eşi artık Elyon'ın yanındadır. Ancak oğlu tam anlamıyla ölmüştür. Bunun üzerine Elyon ona bir şans daha vermek ister. Tek bir şartı vardır. Thomas hiç bir şekilde bu realitedeki hayatını hatırlamayacak ve Denver'da kardeşi Kara ile bir apartman dairesinde yaşayan sıradan bir genç olacaktır. Thomas oğlu için bu şartı kabul eder. Bu arada Billy de şeytan Shataikilerin tanrısı tarafından dünyaya gönderilmiştir ve tek amacı Thomas'ı öldürmektir. Çalıştığı restorandan çıkan Thomas, peşinde birilerinin olduğunu fark eder ve New York'da başının belaya girdiği tefecilerin kendisini bulduğunu düşünerek sokak aralarında koşmaya başlar ancak sığındığı çatıda başına aldığı bir kurşunla yere serilir. Gözlerini açtığında simsiyah yarasaların doldurduğu kara bir ormandadır.

Kitap bu şekilde bir çember çizerek başa dönüyor. Çok güzeldi, çok keyifliydi. Ted Dekker'ın bildik çizgisinin dışında son derece farklı bir seriydi. Aslında kitabı okumaktan çok yaşadığınızı hissediyorsunuz ve kitabın kahramanlarının hayatı bir anda sizin diğer realiteniz oluveriyor. Haliyle tüm seri sona erdiğinde siz de bu realitenin sonuna gelmiş gibi oluyorsunuz. Tam anlatamadım belki ama okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız. Fantastik türe ilgi duyanlara özellikle tavsiye ederim.

7 Haziran 2013 Cuma

Beyaz-Ted Dekker

Çember Serisi- Büyük Takip

Çember Serisi'nin üçüncü kitabı olan Beyaz'da olaylar yine tüm hızıyla devam ediyor.

Beyaz-Ted Dekker
 Çemberin ikinci kitabı Kırmızı'da Raison Türü ile savaşan Thomas ve Monique kaçırılmışlar ve kurtulmaya çalışırken Thomas başından vurularak öldürülmüştü. Monique ise kurtulmuştu. 

Beyaz'da ise, Thomas diğer realitede yaşamaya devam ediyor ve Güruh ile savaşırken eşi Rachelle hayatını kaybediyor. Thomas bu dünyada ölmeden önce Monique ile uyudukları bir gece, kanlı bilekleri birbirine temas etmiş ve Monique diğer realitede Thomas'ın eşi Rachelle olarak uyanmıştı. Böylece Thomas'ın kanıyla, kanı temas eden kişilerin diğer realitede uyanabileceği ve bir tarafta ölen kişinin diğer tarafta da ölebileceği ortaya çıkmıştı. Rachelle'in savaşta ölmesi Monique'in hayatını tehlikeye sokuyor ve  bir kaza neticesinde Monique de hayatını kaybediyor.

Dünyada ise virüs tüm hızıyla yayılırken, insanlar Amerika'nın kendisinden şantaj yoluyla istenen nükleer silahları Swensson ve ekibine teslim etmediğini öğreniyor ve Beyaz Saray'ın önünde büyük bir eylem başlatıyorlar.

Bu arada Thomas diğer realitede uzun zamandır peşinde olduğu Tarih Kitapları'na ulaşıyor. Tarih kitapları boş ve içine yazılacak herhangi bir şey dünyayı değiştirmeye yetecek kuvvette. Bunun üzerine Thomas ve ekibi kitaba, Thomas ve Monique'in sağlıklı bir şekilde hayatta olduğunu ve Raison türü ile savaştıklarını yazıyorlar. Diğer realitede yazılan bu cümleler dünyada karşılık buluyor. Thomas cesedinin tutulduğu kilerde, Monique ise arabasının yoldan çıktığı yamaçta gözlerini açarak hayata dönüyorlar. Ancak bu defa boş tarih kitabı da Thomas ile birlikte dünyaya geliyor. Elinde bulundurana sonsuz güç veren bu kitap bir şekilde Thomas'ın elinden çıkarak kayboluyor.

Bu arada diğer realitede Thomas Güruh'un liderinin kızı Chelise'e aşık oluyor. Chelise'i kaçıran Thomas, Chelise'in kutsal sularda boğularak normal bir insan haline gelmesi ve hastalıklı, pul pul dökülen derisinden, kükürt kokan nefesinden kurtulması için Justin'e yalvarıyor. Justin dualarını kabul ediyor ve Chelise serserilikten kurtularak Thomas ve ekibine katılıyor. Thomas ile evleniyorlar ve bir çocukları oluyor.

Dünyada ise Monique Thomas'ın kanının antivirüs özellik taşıdığını keşfediyor. Ancak bunun için Thomas'ın tüm kanının çekilmesi ve aşı haline getirilerek dünyaya dağıtılması gerekiyor. Thomas bunu kabul ediyor ve vücudundaki tüm kanı vererek hayata veda ediyor. Thomas görkemli bir törenle defnedilirken, antivirüs aşısına da Thomas Türü adı veriliyor. Thomas'ın kardeşi Kara ve Monique daha önce Thomas gibi rüya görmüşler ve diğer realiteye geçmişlerdi. O şansı kaybetmemek için Thomas'ın kanından bir parçayı saklamaya karar veriyorlar.

Macera son kitap Yeşil ile devam ediyor.


30 Mayıs 2013 Perşembe

Kırmızı-Ted Dekker

Çember Serisi-Destansı Kurtuluş

Çember Serisi'nin ikinci kitabı Kırmızı'yı bitirdim. Bu kitap da tam olarak 600 sayfa ve en az ilki kadar sürükleyici. Okurken sıkılmak şöyle dursun, sanki tüm olanları ben yaşıyormuşum gibi heyecanlandım. Adı gibi, bir destan kadar etkileyici.

Kırmızı-Ted Dekker

Çemberin ilk kitabı olan Siyah'da Thomas Hunter gördüğü rüyalarla iki realite arasında gidip gelmiş ve Raison türü denen virüsün tüm dünyanın sonu olacağını öğrenmişti. Yetkilileri bu konuda uyaran Thomas, kendisine inanan bazı kişilerce dikkate alınmış ve bu duruma bir çözüm bulması için rüya görmesi ve dünyanın tarihi hakkında daha fazla bilgi edinmesi için teşvik edilmişti.

Kırmızı'da ise her şey Thomas'ın kardeşinden kendisini gece boyunca uyandırmamasını istemesi ile başlıyor. Dünyada geçen bir gece karşılığında Thomas diğer realitede 15 yıl geçiriyor, evleniyor, iki çocuğu oluyor. Daha da önemlisi Orman Muhafızları'nın yenilmez komutanı olarak Güruh'la savaşıyor. Bu realitede henüz 25 yaşında genç bir adam iken, diğer tarafta 40 yaşında, deneyimli bir savaşçı oluyor.

Thomas dünyada sahip olduğu bilgiler nedeniyle bir kaç kez gerçekten ölüyor ancak diğer realitedeki Elyon'un gölü sayesinde yeniden diriliyor. Yalnız bu defa iki dünya arasında bir çatlak meydana geliyor ve buna bağlı olarak kan ve yaralar da bir realiteden diğerine geçmeye başlıyor. Yani Thomas bu dünyada yaralandığında, diğer dünyada da aynı yara ve acıyla uyanıyor. 

Swensson'ın bir numaralı adamı Carlos, bir taraftan Thomas'ı öldürmeye çalışırken diğer taraftan antivirüsü bulması için Raison aşısının mucidi Monique Raison'ı kaçırıyor. Monique, tehditlere dayanamayıp antivirüs üzerinde çalışıyor ve bulduğu formülü Swensson'a teslim ediyor. Thomas, artık kendisine tamamen inanan Amerikan Başkanı'nın emri ile görevlendirilip Monique'i kurtarmak için Carlos'un peşine düşüyor. Bu arada Swensson virüsü tüm dünyaya yaymak için havaalanlarını kullanıyor. Ardından Fransa ile iş birliği yapıp büyük devletlerin tüm silah gücünü kendilerine göndermesini, aksi halde milyonlarca insanın 15 gün içerisinde öleceğini bildiriyor. 

Thomas, Monique'i kurtarmak isterken Carlos'un eline düşüyor ancak bir fırsatını bularak oradan kaçmayı başarıyorlar. Peşlerinden gelen Carlos, Thomas'ı başından defalarca kez vurup öldürüyor. Monique ise kaçıyor.

Diğer realitede ise Güruh, orman muhafızlarını tuzağa düşürerek orman insanlarını hastalıktan koruyan göl suyunu masum Justin'in-Elyon'ın oğlu- kanı ile zehirliyor. Thomas ailesini korumak isterken eşini kaybediyor ve kendisine inananlarla birlikte Elyon'ın yolundan gidiyor.

Kitabın sonunda Carlos bu defa emin olmak için 3 gündür dirilmeyen Thomas'ın cesedini soğuk bir kilere koydu. Yani Thomas bu dünyada ölmüş oldu. Dirilecek mi, yoksa onun ölümü ile olaylar farklı bir boyuta mı taşınacak göreceğiz. Bu arada dünyadaki her insanın diğer realitede bir karşılığı olduğu ortaya çıktı. Mesela Monique diğer realitede Thomas'ın eşi Rachelle. Carlos, Rachelle'in kardeşi Johan. Muhtemelen Thomas'ın kardeşi Kara da diğer realitedeki Mikil. O kadar çok ayrıntı var ki, ne anlatsam eksik olacak. Siz en iyisi kitapları alın ve bir an önce okumaya başlayın:)

Macera Beyaz ile devam edecek.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Siyah-Ted Dekker

Çember Serisi-Kötülüğün Doğuşu

Siyah-Ted Dekker
4 kitaptan oluşan bu seriyi uzun zaman önce okumaya niyetlenmiş ancak araya başka kitaplar girdiği için bir türlü elime alamamıştım. Nihayet okumaya başladım ve serinin ilk kitabı olan Siyah-Kötülüğün Doğuşu'nu bitirdim. Hatta içimden filmi çekilse ne güzel olur diye düşündüm. Çünkü yeşil ormanı betimlerken yapılan tasvirler, bana Pi'nin Yaşamı filminde çocuğun sığındığı zehirli adanın görüntülerini anımsattı. Bence bol görsel efektli harika bir film serisi olur.

Aslında Ted Dekker'ın sıkı takipçisiyim. Hemen her kitabını okudum sanırım. Tarz olarak Tess Gerritsen'e yakın romanlar yazdığından bu seri açıkçası beni çok şaşırttı. Kitap tam bir tıbbi gerilim gibi başlasa da sonraki sayfalarda rüyalarla gerçeklerin birbirine karıştığı, Yüzüklerin Efendisi ile Alaycı Kuş serisindeki tada yakın bir anlatımla karşılaştım. Alıştığım yazarların aynı karakterlerle farklı ve kaliteli romanlar yazmaları, sürükleyici seriler ortaya çıkarmaları beni çok mutlu ediyor. Bunun en başarılı örneklerinden biri ise hiç kuşkusuz Milennium serisi.

Çember Serisi'nin bu ilk kitabı Siyah'ın konusuna gelirsek...

Thomas Hunter ablası ile birlikte Denver'da yaşamaktadır. Bir gün geç saatlerde eve dönerken New York'ta bulunduğu sıralarda borç aldığı tefeciler olduğunu düşündüğü kişilerin saldırısına uğrar. Sığındığı çatıda başına bir kurşun yer ve kendini kaybederek yere yığılır. Gözlerini açtığında siyah yarasaların dallarını doldurduğu ağaçlarla kaplı, kapkara bir ormanda, büyülü bir suyun yanında uyanır. Suyun muhteşem bir çekim gücü vardır ancak Thomas sudan içmemesi gerektiğine inanır ve bu kara ormandan çıkmak için yürümeye başlar. Ancak o esnada tüm yarasalar Thomas'a saldırır ve giysilerini yırtarak etlerini koparmaya başlar. Thomas can havliyle kara ormandan kaçmaya çalışırken ileride beyaz bir yarasa görür ve içgüdüsel olarak, onu izleyebilirse buradan kurtulacağına inanır. Beyaz yarasa önde, Thomas arkada nihayet kara ormandan çıkarlar. Ama vücudu lime lime parçalanan Thomas daha fazla dayanamaz ve beyaz yarasayla ulaştığı, cennetten bir parça gibi görünen zümrüt yeşili ormanda kendini kaybederek yere yığılır.

Thomas gözlerini açtığında Denver 'da sığındığı çatıda yatmaktadır ve başından yaralanmıştır. Yarasalarla ilgili gördüğü garip rüyanın da etkisiyle eve doğru ilerlemeye başlar. Ablası henüz gelmemiştir. Başının arkasında hafif bir kanama vardır ve sersemliğini üzerinden atmak için yatağa uzanır ve uykuya dalar. Gözlerini açtığında yeşil ormandadır ve başında bekleyen zümrüt gözlü iki beyaz yarasa ve dünyalar güzeli bir kız vardır. Etrafı ışıl ışıl, rengarenk meyvelerle dolu ağaçlarla çevrilmiştir. Siyah yarasaların açtığı tüm yaralar kapanmıştır ve hiç bir acı hissetmemektedir. 

Thomas Denver'daki dairesinde gözlerini açar, ablasına çatışmadan ve başına aldığı darbe nedeniyle gördüğü garip rüyadan bahseder. Ablası Thomas'ın başına tampon yapar, ilaç verir ve uyumasını söyler. Thomas dünyada uykuya dalar dalmaz, yine o güzel ormanda uyanır. Ölümün hiç olmadığı, iyiliğin, mutluluğun sonsuza kadar sürdüğü Elyon'ın dünyası ile tanışır.

Thomas hangi tarafta uyursa diğer tarafta gözlerini açmaktadır ve öğrendiğine göre rüyalarında gittiği yer dünya tarihinden binlerce yıl sonrasına ait bir zaman diliminde yer almaktadır. Thomas bu gelgitler esnasında dünyanın sonunun ne şekilde gerçekleşeceğini de öğrenir. Ancak ablası bu rüyalara inanmaz ve gerçekliğini test etmek için Thomas'a cevabını ancak rüyalarında bulabileceği bir soru sorar. Cevabın doğru çıkması ve Thomas'ın başındaki yaranın mucizevi bir şekilde kaybolmasıyla iki kardeş, dünyanın sonunun gelmesine ve 3 hafta içerisinde milyarlarca insanın ölümüne sebep olacak Raison aşısının dağıtımını durdurmak için Bangkok'a doğru yola çıkarlar. Thomas'ın uykuları iki realite arasındaki tek köprüdür ve dünyayı kurtaracak tek insan Thomas'tır.

Çok zengin bir adam olan Valborg Swensson, havayla uygulanan bir aşıdan yine havayla yayılan bir virüs yaratarak insanlara bulaştırmayı, ardından teklif edeceği bir antivirüs ile de tüm dünyayı dize getirmeyi planlamaktadır. Yakın zamanda dünyaya tanıtımı yapılacak olan Raison aşısı, belli bir sıcaklık altında mutasyona uğramakta ve ölümcül bir virüs haline gelmektedir. Raison aşısı, Swensson'ın en büyük silahı haline gelecek olan Raison Türü'nün temel taşıdır.

Kitap 610 sayfa, ancak olaylar öyle sürükleyici ki kitabın sonuna nasıl geldiğinizi alamıyorsunuz. Thomas hop orada hop burada uyanırken iki dünya arasında gidip geliyorsunuz. Ayrıca dünyada öldüğü zaman yeşil ormanda tedavi olarak hayata dönebilmesi ya da yeşil ormanda öğrendiği  inanılmaz dövüş tekniklerini dünyada uygulayabilmesi gibi hoş sürprizler de var. Akıllarda uzun zaman yer edecek, güzel bir başlangıç olmuş Siyah. Herkese tavsiye ederim.

Macera, Kırmızı ile devam edecek.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...