13 Temmuz 2015 Pazartesi

Şeytan ve Şair-John Underwood

İngiliz Edebiyatı ile alakamız ne olursa olsun, hemen herkesin Shakespeare'i duyduğuna, oyunlarında geçen bazı cümlelere ya da karakterlere aşina olduğuna eminim. İşte Şeytan ve Şair, bildiğimiz Shakespeare'in aslında şair falan olmadığını, o çok meşhur oyunların aslında başka bir yazara ait olduğunu ve Shakespeare'in bu oyunların üzerine yatan bir sahtekar olduğunu gerçek belgelere dayanarak anlatıyor ve tüm bilineni tepetaklak ediyor.

Şeytan ve Şair-John Underwood

Üniversitede profesör olan Desmond Lewis, bir süredir tüm dengeleri altüst edecek gizli bir kitap üzerinde çalışmaktadır. California'da bir konferans verecektir ve yola çıkmadan önce uzun zamandır görüşmediği arkadaşı, gazeteci Jake Fleming'i arar ve kitabı hakkında fikirlerini almak için görüşmek istediğini iletir. Ancak kitapla ilgili hiçbir bilgi vermeyen Desmond Lewis, o konuşmadan sonra kitabıyla birlikte ortadan kaybolur.
Lewis'den geriye kalanlar, olayın bir intihar olduğu izlenimini uyandırsa da, Jake Fleming Lewis'in intihar etmediğinden emindir. Bu nedenle tüm işini bir kenara bırakır ve Lewis'in kitabının izini sürmek ve ona gerçekte ne olduğunu bulmak için Londra'ya gelir. Hayali iyi bir tiyatro oyuncusu olmak olan güzeller güzeli kızı Melissa ise Jake'e sonradan katılacak ve baba-kız arı kovanına çomak soktuklarını bilmeden tehlikeli bir maceranın tam ortasına düşeceklerdir.
Kitap son derece akıcıydı, gerçek olaylara dayanması bir yana kurgusu da son derece etkileyiciydi. Çok keyif aldım okurken ve birazcık Grange'in hikayelerini anımsattı bana. Bir de bu anlatılanlar gerçekten doğruysa Shakespeare'e diyeceğim var; "Oğlum Şekspir, adam değilmişsin!" Herkese keyifli okumalar dilerim:)

1 Temmuz 2015 Çarşamba

İt Dalaşı-Markus-Zusak

Markus Zusak'ın Kitap Hırsızı'nı okumayan var mı? Sevdiğim kitaplar listesinde üst sıralarda yer alır kendisi. Yazarın anlatımı, sade ama vurucu cümleleri sanırım sevme nedenim. Bazen iyi bir köşe yazısı okuduğum hissine kapılıyorum hatta. Bu nedenle de Hiç Kimse Sıradan Değildir'i alırken, seveceğimden emindim. İt Dalaşı ise aslında bir üçlemenin ikinci kitabıymış ama ben bunu kitabı aldıktan sonra fark ettim:)
İt Dalaşı-Markus-Zusak
 İt Dalaşı, hayatta bir şey olabilmek için mücadele eden Wolfe kardeşlerin hikayesini anlatırken, geri planda ise her biri farklı bir yaşam kavgası veren aile fertlerinden kesitler sunuyor. Bir tesadüf üzerine kendilerine gelen teklifi değerlendiren kardeşler, arka bahçede amatör olarak sürdürdükleri boks antrenmanlarını ringe taşıyorlar ve bu sayede hem cep harçlıklarını kazanmak hem de kendilerini ispat etmek için bir fırsat çıkıyor karşılarına. Ancak yapacakları son maçın birbirlerine karşı olması, ağabey-kardeş ilişkisinde yeni bir döneme girmelerine neden oluyor. Acaba kazanan kim olacak?

Başta da dediğim gibi çok basit cümlelerle çok derin duyguları anlatabiliyor Markus Zusak. Keyifliydi, tavsiye ederim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...