12 Eylül 2017 Salı

Korkuluklar-Michael Marshall Smith

Korkuluklar; İngiliz yazar Michael Marshall Smith'in 2002 yılında yazdığı The Straw Men Trilogy adlı üçlemenin ilk kitabı. Diğer iki kitap henüz Türkçe'ye çevrilmemiş ancak umarım bu yazarın tüm kitapları en kısa zamanda çevrilir. Kitap oldukça ilginç bir konuya ve sürükleyici bir anlatıma sahip. Kitabı bu yılın şubat ayında okumuştum ama sanırım buraya okuduklarımı ekleme konusunda iyice tembelleştim. Bunun tek sorumlusu da Goodreads:) Malumunuz site çok kullanışlı, tüm kitaplar elinizin altında ve birkaç tıklamayla tüm bilgileri kaydedebiliyorsunuz. Bunun dışında seçtiğiniz yazarları takip etme ve onlarla iletişime geçme şansınız da var.
The Straw Men-Michael Marshall
Serinin ilk kitabı olan Korkuluklar'a dönecek olursak...  Romanda gerilim adına herşey var; seri katiller, aile sırları, cinayetler, tuhaf olaylar vs... Kahramanımız olan genç adam, anne ve babasının trafik kazasında öldüğünü haber alır ve cenaze işlemlerini halletmek için ailesinin yaşadığı şehre gelir. Ailesinin evinde geçirdiği ilk gün, babasının koltuğunun içine sıkıştırılmış bir not bulur. Nottaki "Biz ölmedik" yazısı genç adamı, anne ve babasına aslında ne olduğunu bulabilmek için yakın bir arkadaşının da desteğiyle olayın aslını araştırmaya iter. Araştırmaları onu gözünü kırpmadan cinayet işleyen çok tehlikeli ve gizli bir örgüte götürür.
Gerilim türünden hoşlanıyorsanız Korkuluklar iyi bir seçim olabilir. Kitapta birbirinden bağımsız gibi görünen farklı hikayeler var ve en sonunda yazarın ustalığıyla hepsi birbirine bağlanıyor. İlk sayfadan itibaren kendinizi sürekli neler olmuş olabileceğini tahmin etmeye çalışırken buluyorsunuz. Başta da belirttiğim gibi umarım bu yazara ait diğer kitaplar en kısa zamanda dilimize çevrilir de biz de seriyi tamamlarız:) Keyifli okumalar şimdiden, hoşçakalın!

12 Haziran 2017 Pazartesi

Martin Eden-Jack London

Jack London'la ilk tanışmam ilkokul yıllarında, "Ademden Önce" kitabıyla olmuştu. Kitabı çok sevmiştim ve hala hemen hemen tamamını net bir şekilde hatırlıyorum. Rüyamda yüksekten çok fazla düşmemin de hatırlamamda etkisi büyük elbette:)
İşte o günden sonra Jack London'ı bir daha okuma şansım olmadı nedense. Ta ki Martin Eden'e kadar.

Martin Eden-Jack London

Cahil, fakir ve kaba olmasına rağmen, fiziksel olarak güçlü, hemen her işi yapabilen, son derece zeki olmanın getirdiği avantajla her şeyi çabucak öğrenen bir yapıya sahip olan Martin Eden, bir gün üst sınıfa mensup, zengin, güzel ve üniversite öğrencisi olan Ruth'a aşık olur. Aralarındaki uçurum-her anlamda-oldukça derindir. Ancak Martin sevdiği kıza layık olabilmek için zorlu bir mücadeleye girişir. Çok basit görgü kurallarından kusursuz bir dil bilgisi ile konuşmaya, sofra adabından felsefi akımlara, fizikten, coğrafyaya, matematikten siyasete kadar her konuda söyleyecek bir sözünün olabilmesi için, günlerini gecelerini okumaya ve yazmaya adar. 

Martin'in bir şeyler öğrenmesi için sürekli araştırması, hiç durmadan okuması ve bunun için de çalışmayı bırakması gerekmektedir. O da gereğini yapar, işi bırakır. Çok zor şartlarda, yarı aç yarı tok ama her daim kitaplarla yaşamaya başlar. Bilgi elinin altındadır. Ancak okula gitmediğinden ve bir bilgiyi nasıl işleyebileceğine ilişkin hiç bir metot bilmediğinden, Martin önce öğrenmeyi öğrenir. Ve zamanla çevresinde üstün gördüğü kimselerin o kadar da üstün olmadığını, dahası Tanrıça diye sevdiği kadının da son derece sıradan olduğunu dehşet içinde fark eder. Olayları herkesten daha iyi ve daha derinden idrak etmesi Martin'in günden güne büyük bir mutsuzluğa ve hayal kırıklığına sürüklenmesine neden olur. Öğrenmeye olan aşırı takıntısı, iflah olmaz hırsı ve tutkusu yavaş yavaş söner. Başlarda dergilere gönderdiği ve yüzlerce kez reddedilen yazılarının tek bir cümlesi dahi değişmemişken, sonradan sonraya müthiş bir talep görmesi, yayın evlerinin Martin'in peşinde koşması, popularitesi arttıkça hayal bile edemediği paraların oluk oluk cebine akması, Martin hep aynı kalırken insanların birden bire bu denli değişmesi Martin'i tüketir. Artık yazılarının iyi olduğunu ispat etmesine gerek yoktur ama bu durumun mutluluğunu yaşayacak takati de kalmamıştır. Amacına ulaşmak Martin'in tüm yaşama sevincini söküp almıştır.

Jack London'ın hayatından da kesitler taşıyan Martin Eden, sıradan bir insanın azminin ve hayal kırıklığının onu hangi uçlara götürebileceğinin muazzam bir örneği. Evet, düşündüm de Martin Eden cidden uçlarda yaşayan bir karakter. Herkese, her yaştan okuyucuya şiddetle tavsiye ederim, okuyun, okutun...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...