12 Ekim 2018 Cuma

Bülbülü Öldürmek-Harper Lee

"İstediğin kadar saksağanı vur vurabilirsen ama unutma, bülbülü öldürmek günahtır."cümlesiyle kalpleri titreten Bülbülü Öldürmek, Nelle Harper Lee'nin ilk ve kısa bir süre öncesine kadar da tek romanı.
Bülbülü Öldürmek-Harper Lee
Romanda 1930'ların Alabama'sında siyahilere karşı yapılan ırkçılık ve eşitsizlik gibi sınıfsal olaylar, Finch ailesinin  küçük üyesi Scout'un ağzından anlatılıyor.
Scout, ağabeyi Jem, avukat olan babası Atticus ve çalışanları Calpurnia ile mutlu mesut yaşamaktadır. Bir gün dürüstlük timsali Atticus, siyahi bir gencin savunmasını üstlenir ve o güne kadar herkes tarafından sevilen Atticus, bir anda neredeyse tüm kasabanın tepki gösterdiği ve hedef aldığı bir isme dönüşür. Ailenin geri kalanı da bu durumdan nasibini alır. Çünkü savunduğu siyahi genç, beyaz bir kadına tecavüz etmekle suçlanmaktadır. Sakin kasaba, herkesin içindeki ırkçıyı ortaya çıkardığı bir kaosa teslim olur.
Atticus yargılama aşamasında bildiği ve inandığı prensiplerden asla taviz vermez, adaleti ve hukuku savunmaya devam eder. Son savunmasında, aslında en çok da günümüzde olmasını dilediğimiz bir noktaya parmak basar: Hukuk herkesi eşit gören tek kurumdur.
Öncelikle, çocukların ağzından anlatılan romanları çok sevdiğimi belirtmeliyim. Bunu hakkını vererek yapmak için çocuk gibi düşünebilmek, empati kurabilmek ve olayları o yaş seviyesine göre değerlendirebilmek gerekir. Romandaki Scout 8 yaşında henüz ve romanın dili de tıpkı 8 yaşındaki bir çocuğun konuşması gibi düz, sade ve son derece akıcı. Kolay okunan bir roman olmasının da romanın bu denli geniş bir kitleye ulaşmasında etkili olduğunu düşünüyorum. Bu arada, Scout ve Jem'in arkadaşı olan ve yaz tatillerinde kasabaya gelen Dill karakteri çok şekerdi, sizin de seveceğinizden eminim:) Bu güzel romanı herkese tavsiye ederim, keyifli okumalar.

19 Şubat 2018 Pazartesi

Gölge Kadın-Linda Howard

Oldukça sürükleyici, finaliyle okuyucuyu şaşırtan bir romanla karşınızdayım. Linda Howard'ın tarzını seviyorum ve Gölge Kadın da beni yanıltmayan bir seçim oldu.

Gölge Kadın-Linda Howard

Lizzy bir sabah uyanır ve aynaya baktığında kendi yüzünü tanıyamaz. Yaşadığı şokla dengesi bozulan  Lizzy aniden fenalaşır. Kendine geldiğinde işe gidemeyecek kadar hasta olduğunu anlar ve patronunu arayarak durumu haber verir. Ancak patronu çok şaşırır çünkü Lizzy son 5 senedir hiç hastalanmamıştır.  
Tüm hayatı saat saat, dakika dakika otomatiğe bağlanmış rutinlerden oluşan Lizzy bir anda son iki yılını hatırlamadığını fark eder. Dahası bu duruma eşlik eden bir his daha vardır: İzlenmektedir!
Lizzy beynini zorlayarak geçmişi hatırlamaya her çalıştığında kusmanın da eşlik ettiği bayılmalar yaşamaktadır. Bir süre sonra kontrolü ele alır ve kendinden geçmeden, yavaş yavaş hafızasını tazelemeye başlar. Ancak bunu yaparken hiç dikkat çekmemeli, rutinini bozmamalı, bozduğunda ise  bunu kimse anlamamalıdır.
Diğer tarafta bir grup insan Lizzy'i onlarca kamerayla izlemekte, hayatının her anını kaydetmektedir. Grup lideri Lizzy'deki değişimi ve onun geçmişi hatırlamaya başladığını anlamıştır ve çok geç olmadan onu durdurmak için harekete geçer.
Son derece sürükleyici bir konuya ve sürpriz bir finale sahip Gölge Kadın. Tavsiye ederim, keyifli okumalar şimdiden:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...