6 Eylül 2021 Pazartesi

Şe7t4n-Joe Hill

 Stephen King'in oğlu Joe Hill'in ilk kitabı Kadife Kutudaki Hayalet'i okumuş açıkçası çok başarılı bulmamıştım.  Şe7t4n, hem çok daha sürükleyici hem de fantastik bir çocuk masalı gibi insanı peşine takıp götüren bir tarza sahip.

Şe7t4n-Joe Hill

Victoria Mcqueen'in kaybolan eşyaları bulmak gibi gizli bir yeteneği vardır. Bunun için bisikletiyle bir kaç dakika içinde önünde uzanan yolda eski bir köprü oluşturması, o köprüden kaybolan şeyin bulunduğu yere - ki bu ülkenin öbür ucu olsa dahi- giderek kaybolan şeye odaklanması yeterlidir. 

Charles Tailent Manx'in de sıradışı bir yeteneği vardır.  NOS4A2 plakalı Rolls Royce'u ile kaçırdığı çocukları gerçek hayattan koparıp her sabahın Noel olduğu Noelistan'a götürmektedir. Bu yolculuklar sırasında çocuklar masumiyetlerini kaybedip korkunç varlıklara dönüşmektedir. 

Bir gün Victoria ve Manx'in yolu kesişir. Ancak Victoria savaşı kazanır ve bedeli ağır olsa da Manx'in elinden kurtulan tek çocuk olarak hayatına devam etmeye çalışır. Yıllar sonra Manx Victoria'dan intikam almak için tekrar işbaşındadır. Ancak bu kez hedefinde, Victoria'nın, uğruna herşeyi göze alacağı oğlu vardır.

Kitabın yaklaşık 700 sayfa olması gözünüzü korkutmasın, başta da dediğim gibi akıcı ve kolay okunan bir hikayesi var. En sevdiğim tür korku ve gerilim olmasına rağmen ben bir Stephen King fanı değilim açıkçası. Bu nedenle Joe Hill'i okurken babasıyla kıyaslamak aklıma dahi gelmedi. Size de bu ailevi durumdan bağımsız bir okuma tavsiye ederim. Ayrıca ilk kitabında göremediğim ışığın bu kitapta hafiften göz kamaştırdığını itiraf etmeliyim. Eğer fantastik korku/gerilimden hoşlanıyorsanız siz de bir şans verebilirsiniz. Keyifli okumalar!

5 Temmuz 2021 Pazartesi

Ustam ve Ben

 Uzun zamandır Elif Şafak okumamıştım, Ustam ve Ben geri dönüş için mükemmel bir seçim bence.


 Hintli bir filbaz olan Cihan, uzun bir gemi yolculuğunun ardından nadir görülen beyaz fili Çota ile İstanbul'a gelir. Çota Şah'ın Padişah'a hediyesidir ve o yaşadığı müddetçe Cihan da onunla birlikte sarayda kalacaktır. Ancak Cihan'ın filbazlık dışında bir de çizim yeteneği vardır ki çok geçmeden fark edilir ve bingo! Cihan artık Mimar Sinan'ın bizzat yetiştireceği 4 kalfadan biridir ve onunla birlikte sayısız büyük eserin yapımında çalışma fırsatı bulur. 

Savaşlar, vefatlar, cinayetler, katledilen kardeşler, gözlerine bakmanın bile suç sayıldığı sultanlar, kazılan kuyular, alıp başını giden dedikodular, odalıklar, gözdeler, haremler, ağalar, sadrazamlar, damatlar, kızlar, oğullar, dadılar, bakıcılar ve tüm bunların ortasında inşa edilen göz alıcı camiler, hanlar, hamamlar, köprüler, rasathaneler, kemerler...

Mimar Sinan'ın engin dehası, zamanının çok ötesindeki mimari yeteneği, sabrı, sakinliği ve insanlığı ile günümüze kadar dayanacak şekilde inşa ettiği, ama hepsinde mütevaziliğini ve kul yapımı olduğunu hatırlatırcasına, bilerek bıraktığı kusurlu izler... Sıradan insanların sadece taş üstüne taş koyularak yapıldığını zannettiği eserlerin aslında ne büyük emekler, ne ateşli mücadeleler sonucunda ortaya çıktığını ve her yapının aslında ne ince sırlar barındırdığını anlatan mükemmel bir roman Ustam ve Ben. 

Mimar Sinan'ı çok severim ve açıkçası bize bıraktıklarının azameti karşısında nedense onun saray karşısında ayrıcalıklı olduğunu düşünürdüm hep. Oysa bu romanda, onun da tek bir sözle kellesinin gidebileceğini, aslında tüm hayatını son derece savunmasız bir pozisyonda, sürekli diken üstünde geçirdiğini fark ettim. Ne zor! Çünkü her işe başladığında, aleyhine konuşan, işini bozmaya çalışan sürekli dedikodular çıkaran çok sayıda insan var ve eğer padişah çok da aklı başında biri değilse, birilerinin kuklası ise sadece asılsız bir iftiraya bakarak bile, koskoca sermimarı gözden çıkarması işten değil. Neyse ki işinin ehliymiş de uzun, çok uzun yıllar çalışabilmiş. 

Elif Şafak'ın okuyucuyu peşine takıp sürükleyen şiirsel anlatımı, tarihi, aşkı, acıyı, ihtirası, hırsı ve daha pek çok duyguyu harmanlayıp sunduğu Ustam ve Ben, son zamanlarda okuduğum en yoğun, en doyurucu ve açık ara en iyi roman. Bu kadar kıymetli bir ustanın, böyle zeki bir filbazın ve çok tatlı bir filin hikayesi olmasa, Osmanlı tarihi çekilmezdi zaten.😌 Ustam ve Ben'i herkes okusun, okuttursun ve ve Elif Şafak gibi bir yazarımız olduğu için gurur duysun isterim. Bu arada unutmadan, kitapta pek çok karakter var ve hepsine ayrı ayrı itina gösterilmiş ama benim en favori karakterim Balaban oldu. Onu okurken gözümün önünde hep Antonio Banderas'ın Zorro filminden sahneler vardı. İsmiyle müsemma, kesinlikle çok tatlı olmuş😁 Şimdiden keyifli okumalar!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...