10 Şubat 2015 Salı

Kan Gölü-Tess Gerritsen

Tess Gerritsen kitaplarını okumayalı uzun zaman olmuştu. Açıkçası okuduğum yazarları özlemeyi seviyorum. Yani piyasada bir anda onlarca kitabını gördüğüm yazardan bir süre uzaklaşmayı daha doğru buluyorum. Kan Gölü de işte o uzun araya bir es vermek için seçtiğim, okumayı özlediğim Tess Gerritsen klasiklerinden biri.

Kan Gölü-Tess Gerritsen

Doktor Claire, eşinin ölümünden sonra oğlu Noah'ın ergenlik problemlerine ve yasa dışı işlere karışmasına daha fazla tahammül edemez ve tebdili mekanda ferahlık vardır diyerek oğluyla beraber Locust Gölü kıyısında yer alan şirin bir kasabaya taşınır.. Annesinin kendisine danışmadan böyle büyük bir karar almasını kabul edemeyen Noah, annesinden giderek uzaklaşır ve Claire'in zamanla daha iyi olmasını beklediği  ilişkileri, tartışmalarla yıpranan ve giderek birbirine yabancılaşan bir anne-oğul ilişkisine dönüşür.

Claire sadece oğlunun sorunlarıyla değil, eski doktorlarına gönülden bağlı olan ve kendisini asla bir doktor olarak kabul etmeyen kasana halkının ön yargılarıyla da boğuşmaktadır. Taşınalı aylar olmuştur ve halen çok az hastası vardır. Bir gün Claire'in hastalarından bir çocuk bir katliam gerçekleştirir. Bu feci olay, kasabadaki gençler arasında virüs gibi yayılacak bir şiddet, kavga ve cinayetler silsilesinin başlamasına sebep olur .

Claire, kasabanın huzurunu kaçıran ve dahası oğlunu bile etkisi altına alan bu olayların sebebini araştırmaya başlar. İp uçları onu, kasabanın can damarı olan Locust Gölüne götürecektir. Ancak turizm gelirlerinden olmak istemeyen kasaba halkını gerçeklere inandırmak hiç de kolay olmayacaktır.

Tess Gerritsen'in romanlarında anlattığı hikayeler bir yana, doktor olması sebebiyle verdiği tıbbi bilgiler cidden enteresan ve sayesinde çok şey öğrendiğimi itiraf etmeliyim. Ellerine sağlık diyorum ve tıbbi gerilim seven herkese tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.

24 Ocak 2015 Cumartesi

Beyoğlu Rapsodisi-Ahmet Ümit

Verdiği bilgilerle Beyoğlu'nu hiç bilmeyen birini bile canavara çevirebilecek olan Beyoğlu Rapsodisi, Ahmet Ümit severlerin keyif alacağı bir polisiye.

Beyoğlu Rapsodisi-Ahmet Ümit

Babadan kalma tekstil işini başarıyla sürdüren Selim, sigortacılık yapan ama fotoğrafçılığa merak salan Kenan ve bir baltaya sap olamayan, karısının gölgesinde ezilen Nihat, Beyoğlu'nda büyümüş üç eski arkadaştır. Açtığı sergilerin yeteri kadar ilgi görmemesi üzerine, Kenan Beyoğlu'nda işlenen cinayetleri tekrar canlandırarak fotoğraflarını çekmeye ve bu fotoğraflardan bir sergi açmaya karar verir. Gurubun mantıklı elemanı olan Selim başlarına bela getirecek bu fikre şiddetle karşı çıksa da Nihat Kenan'a destek olmakta bir sakınca görmez.

Kenana çalışmaları esnasında iki cinayet mahalli arasında bazı benzerlikler fark eder. Bunun üzerine maktuller arasında başka bağlantılar olup olmadığını araştırmaya başlar ve öğrendiği her yeni bilgi Kenan'ı hapishanedeki katillerden farklı adreslere götürür.

Arkadaşlarının hayatında meydana gelen heyecanlı değişikliklere daha fazla kayıtsız kalamayan Selim de olaya dahil olur ve üç arkadaşın Beyoğlu'nun arka sokaklarından Fransa'ya uzanacak dedektiflik maceraları böylece başlamış olur.

Beyoğlu Rapsodisi, heyecanlı, keyifli, finali itibariyle de şaşırtıcı bir roman. Polisiyeden ve tarihten hoşlanıyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.

Keyifli okumalar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...