Kalın kapaklı, ciltli çocuk kitaplarını çok severim ve bazen sırf kapağı için kitap satın aldığım çoktur. 13 Hazine de kapak tasarımıyla beni çocukluğuma götürdü resmen ve hiç düşünmeden aldım. İyi ki de almışım:)
23 Şubat 2021 Salı
13 Hazine- Michelle Harrison
22 Şubat 2021 Pazartesi
Labirent-Alexandra Monir
Labirent, aslında herşeyin bir masal tadında ilerlediği, hani neredeyse Türk filmlerindeki olay sıralamasına göre ilerleyen sabun köpüğü bir kitap.
Imogen 7 yıl önce ailesinin İngiltere'de yaşadığı malikanede çıkan bir yangın neticesinde anne ve babasını kaybeder. Koruyucu bir aile tarafından evlat edinilen Imogen, artık 17 yaşındadır ve hayatına New York'ta devam etmektedir.
Imogen bir gün bir mektup alır ve hem İngiltere'de kalan malikanenin hem de Rockford Hanedanlığı'nın tek varisi olduğunu öğrenir. Hayat işte:) Imogen artık sadece genç bir kız değil aynı zamanda genç bir düşestir ve miras işlemleri için hemen İngiltere'ye dönmesi gerekmektedir.
Uzun bir yolculuğun ardından doğduğu topraklara dönen Imogen, geçmişin karanlık sırlarıyla yüzleşecek ve çocukluk aşkı Sebastian'la birlikte gerçeği keşfe çıkacaktır.
Başta da dediğim gibi, çabucak okunan ve edebi değeri olmasa da insanı sıkmayan bir kitap. Seyahate çıkarken iyi bir seçim olabilir. Keyifli okumalar!
6 Ekim 2020 Salı
Zümrüt Şelaleleri- Kimberley Freeman
Kimberley Freeman, Sarah Jio'nun izinden gitmeyi sürdürerek Zümrüt Şelalaleri'nde de geçmiş ve gelecekteki iki zaman çizgisini birleştirmeye çalışıyor. Bu anlatım tarzı sadece bana mı kabak tadı verdi, cidden merak ediyorum.
Yıl 1926. Annesine bakmak zorunda olan Violet, Zümrüt Kaplıca Oteli'nde çalışmaya başlar. Ancak yasak olmasına rağmen kalbinin sesine yenilir ve otelde konaklayan çok zengin bir ailenin varisi olan Sam'e aşık olur. Ancak bu aşkın kaderi bellidir ve şiddetli bir kar fırtınası herşeyin sonunu da beraberinde getirir.
Yıl 2014. Lauren uzun zamandır hasta olan kardeşinin hayatını kaybetmesi üzerine, onun en son mutlu olduğu Zümrüt Şelaleleri'ne gider. Bu Lauren için oldukça yeni bir durumdur. Zira uzun zamandır ilk kez evden uzaktır ve yalnızdır. Lauren bir kafede iş bulur ve çalışmaya başlar. Bu arada Zümrüt Kaplıca Oteli, uzun yıllar kapalı kaldıktan sonra restorasyon çalışmaları ile tekrar açılmaya hazırlanmaktadır. Bir gün otelin sahibi, otelin anahtarlarını Lauren'in iş yerinde unutur. Anahtarları alan Lauren merakına direnemez ve kapalı olan oteli keşfe çıkar. Odalardan birinde bir gramofonun içine saklanmış bir deste mektup bulan Lauren, mektupların kime ait olduğunu araştırmaya başlar ve kendisini oldukça ilginç bir hikayenin içerisinde bulur.
Kimberley Freeman'ın daha önce de birkaç kitabını okudum. Aynı teknikle yazılmasına rağmen onları daha çok sevmiştim. Bu kitap hem çok hafif hem de çok klasik. Sonu kendini belli eden, çok sürpriz barındırmayan ve okunduktan sonra hemen unutulan sabun köpüğü kitaplardan. Violet karakterinin fazlasıyla ahmak bir karakter oluşu da böyle düşünmemde etkili oldu sanırım. Belki iki ağır roman arası mola niyetine okunabilir. Onun dışında benim için "okumasam da olurmuş" listesine dahil olmuş bir kitap kendileri.
17 Eylül 2020 Perşembe
Kırık Dökük-Dawn Barker
Anna bir taraftan bebekle sadece kendisinin ilgilenmesi gerektiğini, çünkü bunun iyi bir anne olmanın gereği olduğunu düşünürken, diğer taraftan işlerinden kendisine ve bebeğe zaman ayıramadığı gerekçesiyle içten içe eşini suçlamaya başlar. Ev işlerini ve bebek bakımını kusursuz bir şekilde yerine getiren mükemmel anne rolünü oynamaya çalışan Anna'da zamanla uyku sorunları baş gösterir. İlk haftalarda bebek uyumadığı için kendisinin de uyuyamadığı bahanesine sığınan Anna'nın, ilerleyen zamanlarda bebek uyusa dahi gözünü kırpmadan geçirdiği saatler günlere, günler haftalara döner. Genel durumundan şüphelenen Tony'nin ısrarı ile doktora giden Anna'ya doğum sonrası depresyon teşhisi konur ancak Anna ilaçlarını içmeyi reddeder. İşler giderek sarpa sarar ve bir gün Tony, bütün aramalarına rağmen Anna'ya ulaşamaz. Polisin günler süren araştırmaları neticesinde Anna bir uçurumun kıyısında bulunur, Jack ise ortada yoktur...
Doğum sonrası depresyon, aslında bütün toplumlarda yaygın olarak görülen ancak nedense pek dile getirilmeyen hatta sıklıkla saklanmaya çalışılan ciddi bir sorun. Tedavi edilmediği takdirde, annenin kendisine ya da bebeğe zarar vermesi ile sonuçlanabiliyor.
Mutlaka duymuşsunuzdur; eskilerin "al basması, alkarısı, çarşamba karısı" diye adlandırdığı, lohusalara musallat olan ve lohusa kadın yalnız bırakılırsa anne ve bebeğinin ölümüne neden olacağına inandığı bir kötü ruhtan bahsedilir. Buna göre; çoğunlukla çeşme başlarında ya da boş ahırlarda dolaşan bu alkarısının giysisinden bir parça koparılırsa, o parça civarda yeni doğum yapanlara bir şekilde paylaştırılır. Böylece alkarısı lohusalık müddetince o lohusaya ya da bebeğine yanaşamaz. Lohusalık bitince, o parça yolculuğuna yeni bir annede devam eder. Tüm bunları nerden biliyorum, çünkü ben de bir anneyim ve bu konuda mevcut tüm efsanelere son derece hakim, sağlam bir kaynağım var:Annem😂
Anneannemin dedesi, bir gün köyün çeşmesinde abdest alırken, başında kırmızı tülbenti olan alkarısıyla karşılaşmış ve hemen hoop tülbentinden bir parça koparmış. Olaya gel!😄 İşte o parça döndü, dolaştı ve en sonunda bana geldi. Şahsi fikrim; elbette böyle bir kadının olmadığı ve aslında tüm olayın lohusa depresyonuna yakalanan kadınların mevcut durumlarına herhangi bir teşhis koyamayan köy halkının, en azından psikolojik olarak anneyi rahatlatmak için böyle bir cadı yarattıkları ve sonrasında ise ufak bir kumaş parçasıyla bu rahatsızlığın bir anda sona ereceğine kendilerini inandırdıkları yönünde. Amacı güzel ve içinde iyilik olan bir gelenek, o yüzden destekliyorum. Bense, bez parçasını elime aldığımda tamamen başka bir kafadaydım. Tarihi mekanları, eserleri ve eski olan herşeyi dokunarak, hissederek incelemeyi çok sevdiğimden, sandıktan çıkan bu yüz küsür yıllık sararmış kumaş parçasına dokununca resmen çarpıldım ve onun kimbilir kaç kadının annelik yolculuğuna eşlik ettiğini düşünerek mutlu oldum.😌
Son olarak pek çoğumuzun bildiği şu afrikalı atasözünü tekrar hatırlayalım isterim: "İt takes a village to raise a child." Yani bir adet minnak yavruyu büyütmek için koca bir köy lazım. O yüzden çevrenizde yeni anne olmuş kadınlara lütfen yardımcı olun. Aman ne olacak demeyin, bebeği kucağınızda tutacağınız beş dakika, annenin en basitinden gönül rahatlığıyla tuvalete gitmesine yeter ve bence lohusayken endişesiz geçecek bir beş dakikanın değeri hiç bir şeyle ölçülemez.😊 Keyifli okumalar!
23 Temmuz 2020 Perşembe
Paris'ten Sevgilerle- Alexandra Potter
1 Mayıs 2020 Cuma
Yanlış Tercihler Mahallesi-Mario Levi
Yanlış Tercihler Mahallesi; açıkçası bana pek uymadı. Kitabı bitirmem neredeyse bir haftayı buldu. On kitaplık karakter ve hikayenin tek bir romana yığılması, düz cümleler yerine romanın neredeyse tamamının soru cümlelerinden oluşması, bir anlatıcı yetmezmiş gibi iki anlatıcının olması, hikayelerin, duyguların, tasvirlerin ve geri kalan herşeyin uzaması, uzaması ve uzaması beni cidden yordu. Bazı bölümler ilgimi çekse de, sonlara doğru inanılmaz sıkıldım. Bir de yazarın sanki hayatta karşımıza çıkabilecek tüm karakterleri anlatma telaşı ile "bu karakteri diğer karaktere bak nasıl bağlıcam" çabası biraz zorlama geldi. Okurken şöyle dedim içimden; tamam o var, o da var, yok artık bu da mı var? Ama bunu şaşırdığımdan değil, bu yoğunluktan bıktığımdan dedim. O köhnemiş, burnuma kadar gelen eski kokulu dükkanlarla dolu mahalleyi de, karakterleri de hiç sevemedim maalesef. Belki daha az kişiyle, daha kısa ve etkileyici hikayelerle daha akıcı bir roman olabilirdi ama bu benim fikrim elbette. Siz yine de bu türün meraklısı iseniz bir şans verin. Kimbilir, belki de çok seversiniz. Keyifli okumalar!
30 Nisan 2020 Perşembe
Kayıp Hayaller Atölyesi-Beth Hoffman
23 Nisan 2020 Perşembe
Kesinti-Marc Elsberg
Eski hacker Manzano ve gazeteci Shannon tesadüfen elde ettikleri bilgiler ve ipuçlarını birleştirerek tüm dünyayı etkisi altına alan bu elektrik kesintisinin arkasında büyük bir terörist saldırısının yattığını öğrenirler. Bu saldırıyı durdurmak için çok az zamanları vardır ve önlerindeki engelleri aşmaları için pek çok kurumu karşılarına almaları gerekmektedir.
Kitap bazı okularca, yazarın elektrik santralleri hakkında fazla detaylı bilgi verdiği gerekçesiyle eleştirilmiş. Açıkçası ben ilgimi çeken konularda bilgi sahibi olmayı seviyorum. Dolayısıyla o kısımları okurken de hiç sıkılmadım. Felaket senaryoları gerçekçi bir temele dayandığı sürece benim için sorun yok. Gerçi şu an gözle göremedğimiz bir virüs nedeniyle oldukça fantastik günler yaşıyoruz ama düşününce, tüm dünyada elektriklerin kesilmesi bence daha olası bir durum. Ve aynen kitapta anlatıldığı gibi, böyle bir durumda gıdadan ısınmaya, ulaşımdan bilişime her anlamda biteriz arkadaşlar. Ben Kesinti'yi sevdim, sizlere de tavsiye ederim. Keyifli okumalar!
12 Mart 2020 Perşembe
Kayıp Denklemler-Scott Baker
Çünkü Kayıp Denklemler'de de geçmişle gelecek, şimdiki dünya ile paralel evren içiçe geçiyor ve olaylar resmen bir lodos fırtınası gibi başınızı döndürüyor. Evet yine klasik "keşşşke ben yazsaydım bu kitabı" sendromumu hortlatan, ve filmi çekilse de izlesek listeme jet hızıyla giren bir romanla karşınızdayım😂
11 Mart 2020 Çarşamba
Yörünge-Tess Gerritsen
25 Şubat 2020 Salı
Korkuluklar-Michael Marshall
24 Ocak 2020 Cuma
Kardan Kız-Eowyn Ivey
8 Ocak 2020 Çarşamba
Sessiz Kadın- Susan Harrison
Todd babalık duygusunu tadacağı için mutludur. Ancak Jodi'ye bu durumu nasıl açıklayacağını bilmemektedir. Natasha'nın düğün hazırlıklarına başlaması, boğucu talepleri ve artan huzursuzluk Todd'u düşündürse de çocuk heyecanı hepsinin önüne geçer.
Todd'un evi terk etmesi ve birlikte yirmi yıl geçirdikleri muhteşem evi tahliye etmesi için gönderilen tebligat, Jodi'yi yıkmıştır. Todd'a olan güveni nedeniyle evliliğe gerek duymayan Jodi, şimdi hayatının tüm lükslerinden vazgeçip yuvasından taşınma riskiyle karşı karşıyadır. Zira kanunlar önünde hiç bir hakkı bulunmamaktadır. Gün geçtikçe psikolojik dengesini yitiren Jodi, yakın arkadaşı Alison'ın kendisine yaptığı şeytani plana evet der ve kendisini her gün biraz daha yiyip bitirecek olan ölümcül bir sürece adım atar.
Kitap; giriş-gelişme sonuç bakımından çok doyurucuydu. Başta da belirttiğim gibi, anlatım şekli de oldukça sürükleyici. Konu gerçekten her zaman ilgi çeken aldatma ve kadının intikamını işlese de, aralarda Jodi'nin başka bir psikologla yaptığı görüşmeleri anlatan bölümler, hem Jodi'nin ailesi ve geçmişi hakkında okuyucuyu aydınlatıyor hem de kitabı sıradan bir aldatma hikayesinin dışına taşıyarak ona belli bir ağırlık kazandırıyor. Finali ise oldukça etkileyici ve tatmin edici. Kadın okurların muhtemelen bir kaşık suda boğmak isteyeceği Todd'un başına gelenler için ben de bir "ohh, canıma değsin" dedim, itiraf edeyim.😂🙈Kitabı hemen hemen bir günde okudum sanırım. Okuduğum sürece de merakım hiç azalmadı veya sıkılmadım. Tavsiye ederim.
6 Ocak 2020 Pazartesi
Eğer Yaşarsam-Gayle Forman
25 Aralık 2019 Çarşamba
Klon - Geoffrey Girard
8 Ekim 2019 Salı
Saklı Çocuk-Camilla Lackberg
30 Eylül 2019 Pazartesi
Sana Söyleyemediğim Her Şey- Celeste Ng
23 Temmuz 2019 Salı
Olağanüstü Bir Gece-Stefan Zweig
8 Temmuz 2019 Pazartesi
Masum Uyku-Karen Perry
