Stefan Zweig'in taslaklarından oluşturulan ve ölümünden sonra yayınlanan Clarissa, yazarın diğer tüm kitapları gibi bir çırpıda okunan, kısa ama etkileyici bir roman.
Küçük yaşta annesini kaybeden Clarissa, oldukça disiplinli ve sert bir mizaca sahip asker bir babaya, yatılı askeri okulda okuyan çok sevdiği bir ağabeye sahiptir. Bir gün Clarissa'nın devam ettiği manastıra Marion adında sevimli, dışa dönük, herkesle kolayca arkadaş olabilen bir kız gelir. Clarissa ve Marion kısa sürede yakınlaşırlar. Ancak tatsız bir olay neticesinde Marion uzaklaştırma cezası alır ve böylece Clarissa okuldaki tek dostunu kaybeder.
Clarissa manastırdan sonra psikoloji eğitimi almaya karar verir. Katıldığı bir konferansta, yaşlı profesör Dr. Silberstein ile tanışır ve bir süre sonra onun asistanı olur. Zamanla doktor ve Clarissa arasında çok kıymetli bir dostluk gelişir. Clarissa, doktorun yerine katıldığı İsviçre'deki bir konferansta, Fransız Leonard ile tanışır. İki genç çok geçmeden birbirine aşık olur. Ancak rüya gibi başlayan ilişkileri, Avusturya'nın Sırbistan'a savaş açmasıyla çıkmaza girer. Daha önce istifa etmek zorunda bırakılan ancak savaş nedeniyle görevine iade edilen babası, Clarissa'yı Viyana'ya çağırır. Aşık çiftin bir daha ne zaman, nerede görüşebilecekleri meçhuldür. Karnında düşman ülkenin çocuğunu taşıyan ve Leonard'ın aşkıyla yanan Clarissa'yı çok zor günler beklemektedir.
....
Oldukça sürükleyici bir hikaye gerçekten. Böyle taslaklarda kalmasaydı, daha detaylı yazılsaydı, eminim çok daha güzel ve uzun bir roman kazanırdı dünya edebiyatı. Ama bu hali bile okunmaya değer, tavsiye ederim.