19 Şubat 2018 Pazartesi

Gölge Kadın-Linda Howard

Oldukça sürükleyici, finaliyle okuyucuyu şaşırtan bir romanla karşınızdayım. Linda Howard'ın tarzını seviyorum ve Gölge Kadın da beni yanıltmayan bir seçim oldu.

Gölge Kadın-Linda Howard

Lizzy bir sabah uyanır ve aynaya baktığında kendi yüzünü tanıyamaz. Yaşadığı şokla dengesi bozulan  Lizzy aniden fenalaşır. Kendine geldiğinde işe gidemeyecek kadar hasta olduğunu anlar ve patronunu arayarak durumu haber verir. Ancak patronu çok şaşırır çünkü Lizzy son 5 senedir hiç hastalanmamıştır.  
Tüm hayatı saat saat, dakika dakika otomatiğe bağlanmış rutinlerden oluşan Lizzy bir anda son iki yılını hatırlamadığını fark eder. Dahası bu duruma eşlik eden bir his daha vardır: İzlenmektedir!
Lizzy beynini zorlayarak geçmişi hatırlamaya her çalıştığında kusmanın da eşlik ettiği bayılmalar yaşamaktadır. Bir süre sonra kontrolü ele alır ve kendinden geçmeden, yavaş yavaş hafızasını tazelemeye başlar. Ancak bunu yaparken hiç dikkat çekmemeli, rutinini bozmamalı, bozduğunda ise  bunu kimse anlamamalıdır.
Diğer tarafta bir grup insan Lizzy'i onlarca kamerayla izlemekte, hayatının her anını kaydetmektedir. Grup lideri Lizzy'deki değişimi ve onun geçmişi hatırlamaya başladığını anlamıştır ve çok geç olmadan onu durdurmak için harekete geçer.
Son derece sürükleyici bir konuya ve sürpriz bir finale sahip Gölge Kadın. Tavsiye ederim, keyifli okumalar şimdiden:)

16 Kasım 2017 Perşembe

Kor Adası-Kimberley Freeman

Sürükleyici kurgularıyla kısa sürede takip ettiğim yazarlardan biri haline gelen Kimberley Freeman'ın aylar önce okuduğum ilk romanı olan Kor Adası farklı zamanlarda yaşamış kadınların sırlarla dolu hikayelerini ve bu hikayelerin çarpıcı tesadüflerle nasıl birbirine bağlandığını anlatıyor.
Kor Adası-Kimberley Freeman

Aslında kendi adıma şöyle bir tespitte bulunmak istiyorum.Daha doğrusu kafamda çoktan kemikleşmiş düşünceyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sarah Jio'yu ilk okuduğum sıralarda, geçmiş ve günümüzde yaşanan, kahramanları çoğunlukla pek çok sırra sahip kadınlar olan, günümüzdeki kadın kahramanın inzivaya çekildiği okyanus manzaralı eski evde bulduğu mektuplar, günlükler, vs. şeklinde bir vasıtayla geçmişi araştırmaya başladığı ve eninde sonunda o büyük sırrı çözdüğü romanları çok sevmiştim. Hala seviyorum. Ancak Sarah'nın hikayeleri sanki -nasıl desem- biraz basitleşti, sonu benim açımdan kolayca tahmin edilebilir ve sürprizsiz hale geldi. Bu roman türü Sarah ile doğmadı elbette ama onunla ivme kazandığı da bir gerçek. Madem bu tür artık aldı başını yürüdü ve görünen o ki daha da uzun yıllar yazarlarına epey ekmek yedirecek; o halde bu yarışı aynı türü daha farklı, daha şaşırtıcı ve daha fazla düğüm barındıran ancak  hepsinin kusursuz şekilde cevap bulduğu hikayeler kazanacak. Kimberley bu anlamda bir tık ilerde sanki. Özetle; Sarah kendini yenilemeli, Kimberley aynen devam etmeli, ta ki Sarah kendisini yakalayana kadar:)
Bu uzun girişten sonra kitabın konusuna gelecek olursak... 1891 yılında genç bir kız olan Tilly, büyük babasının isteği üzerine mükemmel olduğunu düşündüğü bir evlilik yapar. Büyük babasının ölümü üzerine Tilly, eşiyle yaşamak üzere büyük babasının evinden ayrılır. Mutlu bir aile hayatının hayalini kuran Tilly, eşinin bir metresi olduğunu, dahası kendisini sadece bir banka olarak gördüğünü öğrenince yıkılır. Sonrasında yaşanan felaketler Tilly'nin farklı bir kimlikle Avustralya'ya gitmesine neden olur. Avustralya'da bir malikanede cezaevi müdürünün kızına mürebbiyelik yapmaya başlayan Tilly'nin hayatı tam düzene girmişken geçmişin gölgesi her şeyi altüst eder. 
2012 yılında yazdığı kitaplarla büyük başarı yakalayan Nina, yazma konusunda bir tıkanma sürecine girer ve biraz kendini dinlemek ve yeniden yazabilmek için büyük annesinin Avustralya'daki malikanesine gider. Aslında Nina başarısını büyük annesinin taslak olarak bıraktığı romanı günümüze uyarlamaya borçludur ancak bu konu sırdır. Malikanede yeni romanını bitirmeye çalışan Nina, tesadüfen evin duvarları arasına gizlenmiş olan 13 yaşındaki Nell'in günlüklerini bulur. Nell, Tilly'nin mürebbiyeliğini yaptığı cezaevi müdürünün kızıdır. Nina her şeyi bir kenara bırakıp bu günlüklerin peşine düşer.
Başta da belirttiğim üzere son derece sürükleyici bir roman. Özellikel Sarah Jio sevenler hiç yabancılık çekmeyecek, hatta belki daha çok sevecek. Şimdiden keyifli okumalar, hoşçakalın!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...