5 Temmuz 2021 Pazartesi

Ustam ve Ben

 Uzun zamandır Elif Şafak okumamıştım, Ustam ve Ben geri dönüş için mükemmel bir seçim bence.


 Hintli bir filbaz olan Cihan, uzun bir gemi yolculuğunun ardından nadir görülen beyaz fili Çota ile İstanbul'a gelir. Çota Şah'ın Padişah'a hediyesidir ve o yaşadığı müddetçe Cihan da onunla birlikte sarayda kalacaktır. Ancak Cihan'ın filbazlık dışında bir de çizim yeteneği vardır ki çok geçmeden fark edilir ve bingo! Cihan artık Mimar Sinan'ın bizzat yetiştireceği 4 kalfadan biridir ve onunla birlikte sayısız büyük eserin yapımında çalışma fırsatı bulur. 

Savaşlar, vefatlar, cinayetler, katledilen kardeşler, gözlerine bakmanın bile suç sayıldığı sultanlar, kazılan kuyular, alıp başını giden dedikodular, odalıklar, gözdeler, haremler, ağalar, sadrazamlar, damatlar, kızlar, oğullar, dadılar, bakıcılar ve tüm bunların ortasında inşa edilen göz alıcı camiler, hanlar, hamamlar, köprüler, rasathaneler, kemerler...

Mimar Sinan'ın engin dehası, zamanının çok ötesindeki mimari yeteneği, sabrı, sakinliği ve insanlığı ile günümüze kadar dayanacak şekilde inşa ettiği, ama hepsinde mütevaziliğini ve kul yapımı olduğunu hatırlatırcasına, bilerek bıraktığı kusurlu izler... Sıradan insanların sadece taş üstüne taş koyularak yapıldığını zannettiği eserlerin aslında ne büyük emekler, ne ateşli mücadeleler sonucunda ortaya çıktığını ve her yapının aslında ne ince sırlar barındırdığını anlatan mükemmel bir roman Ustam ve Ben. 

Mimar Sinan'ı çok severim ve açıkçası bize bıraktıklarının azameti karşısında nedense onun saray karşısında ayrıcalıklı olduğunu düşünürdüm hep. Oysa bu romanda, onun da tek bir sözle kellesinin gidebileceğini, aslında tüm hayatını son derece savunmasız bir pozisyonda, sürekli diken üstünde geçirdiğini fark ettim. Ne zor! Çünkü her işe başladığında, aleyhine konuşan, işini bozmaya çalışan sürekli dedikodular çıkaran çok sayıda insan var ve eğer padişah çok da aklı başında biri değilse, birilerinin kuklası ise sadece asılsız bir iftiraya bakarak bile, koskoca sermimarı gözden çıkarması işten değil. Neyse ki işinin ehliymiş de uzun, çok uzun yıllar çalışabilmiş. 

Elif Şafak'ın okuyucuyu peşine takıp sürükleyen şiirsel anlatımı, tarihi, aşkı, acıyı, ihtirası, hırsı ve daha pek çok duyguyu harmanlayıp sunduğu Ustam ve Ben, son zamanlarda okuduğum en yoğun, en doyurucu ve açık ara en iyi roman. Bu kadar kıymetli bir ustanın, böyle zeki bir filbazın ve çok tatlı bir filin hikayesi olmasa, Osmanlı tarihi çekilmezdi zaten.😌 Ustam ve Ben'i herkes okusun, okuttursun ve ve Elif Şafak gibi bir yazarımız olduğu için gurur duysun isterim. Bu arada unutmadan, kitapta pek çok karakter var ve hepsine ayrı ayrı itina gösterilmiş ama benim en favori karakterim Balaban oldu. Onu okurken gözümün önünde hep Antonio Banderas'ın Zorro filminden sahneler vardı. İsmiyle müsemma, kesinlikle çok tatlı olmuş😁 Şimdiden keyifli okumalar!

12 Haziran 2021 Cumartesi

Hafıza Defteri-Petina Gappah

  Öyküleriyle The Guardian'ın ilk kitap ödülüne layık görülmüş Zimbabve'li yazar Petina Gappah, Hafıza Defteri'nde ismiyle müsemma Memory'nin hikayesini anlatıyor bize. Orjinal ismi "The Book of Memory" de, bence bu hikayenin tam olarak karşılığı. 

Hafıza Defteri-Petina Gappah

Memory, onu çok küçükken yanına alıp yetiştiren Lord Hendricks'i öldürmek suçundan hüküm giyer. Aynı zamanda albino olan Memory idamını beklerken, avukatı temyiz talebi için başından geçen tüm olayları yazıya dökmesini ister. Yazacaklarını aynı zamanda Memory'nin hikayesiyle ilgilenen ve adalet sisteminin açıklarını araştıran Amerikalı bir gazeteciye de ulaştıracaktır.

Memory tüm hayatını yazmaya başlar. Çevresindeki herkes aynı durumda olduğundan ne kadar fakir olduklarını asla fark etmediği bir mahallede ailesiyle nasıl yaşadığını, sadece 9 yaşındayken zengin Beyaz Adam'a nasıl satıldığını, o beyaz adamın yanında geçirdiği 9 yılı, aldığı iyi eğitimleri, kavuştuğu imkanları, gördüğü saygı ve sevgiyi, hapishane günlerini, herşeyi anlatır. Ancak yazdıkları gerçekten yaşadıkları mıdır, yoksa hepsi Memory'nin hafızasının yanılsamalarından mı ibarettir?

Hafıza Defteri, bir gerilim ya da cinayet romanı değil. Daha çok kimlik ve aidiyetle ve çeşitli karakterlerin çeşitli nedenlerle toplum tarafından nasıl marjinalleştirildiğiyle ilgili bir kitap. Kitap özünde iki soruya cevap arıyor; Memory'nin ailesi ondan neden vazgeçti? Beyaz Adam'ı kim öldürdü? Bunu yaparken de pek çok toplumsal soruna itinayla değiniyor.

Memory karakteri, Afrikalı bir albino olmasından dolayı, çok da alışık olmadığımız bir görünüme sahip. Bunun dışında esprili, eğlenceli ve düşünceli. Tüm gün kavurucu güneşin altında oynamaktansa evde kalıp okumayı ve hayal kurup kendi içine çekilmeyi daha çok tercih eden sempatik bir çocuk. Kitapla ilgili tek eleştirim yerel dildeki kelimelerin sayıca fazla olması. Bunun dışında verdiği güçlü mesajlarıyla Hafıza Defteri'ni tavsiye ederim, keyifli okumalar. 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...