11 Temmuz 2016 Pazartesi

Hasat Zamanı-John Lescroart

Okumamın üzerinden 2 ay gibi bir süre geçmesine rağmen açıkçası içeriğini ve konusunu güç bela hatırladığım, demek ki çok da kayda değer bulmadığım ama yine de listemden eksildiği için mutlu olduğum Hasat Zamanı ile karşınızdayım:)
Hasat Zamanı-Joe Lescroart
Aslında kitapta anlatılan bazı olaylar oldukça tanıdık!  Curtlee adında zengin ve güçlü bir aile yargıyı etkisi altına almış, parmağında oynatıyor. Onlar ne derse o oluyor. İşledikleri suçlar ustalıkla örtbas ediliyor, buna karşı çıkanlar kızağa çekiliyor falan. 

Bu ailenin işe yaramaz oğlu Ro, evde çalışan yabancı uyruklu kızlardan birini tecavüz edip öldürmekten 9 yıldır içerdedir. Nihayetinde kefaletle serbest kalır. Ro'nun serbest kalışıyla birlikte bölgede kadın cinayetleri yeniden işlenmeye başlar. Bu cinayetleri Ro'nun işlediğine neredeyse emin olan savcı ve polisler olaylar arasındaki benzerlik ve bağlantıları ortaya çıkarmak için kolları sıvarlar. Ancak elde edecekleri sonuç hiç de bekledikleri gibi olmayacaktır.

Kitap kendi çapında minik sürprizler barındıran, aslında daha etkili bir kalemden yazılsa insanı bir nebze de olsa heyecanlandıracak bir konuya sahip. Ama bu durumu engelleyen pek çok etken var. Bir kere karakter sayısı fazla ki ben bu gereksiz karakter bolluğundan gerçekten nefret ediyorum.  Kim kimdir, kadın mı erkek mi, dön başa bak derken bir bakmışsınız kitap yarılanmış ve siz hala hiç bir şeyden emin değilsiniz. Romandaki Abe Glitsky adındaki polis, yazar Joe Lescroart'ın polisiye romanlarının baş kahramanı imiş. Ama bahsettiğim durum yüzünden ben bunu idrak edene kadar baş kahramanın savcı olduğunu düşünmüştüm. Sonra malumunuz sonu tahmin edilemeyen kitapları çok seviyorum. Oysa bu kitapta tahmin başarı oranı yüzde doksan civarıdır muhtemelen. Her şey çok açık edilmiş. Başta da dediğim gibi konusunu hatırlayana kadar epey bir uğraştım. Bu nedenle çok da tavsiye edebileceğim bir kitap değil. Ancak polisiye bir çerezlik arıyorsanız, isim hafızanız da benim aksime iyiyse tercih edebilirsiniz. 

24 Haziran 2016 Cuma

Bahar Piçleri-Katja Rudolph

Bahar Piçleri, tarihte Srebrenitsa Katliamı ile hafızalara kazanan ve Bosna Soykırımı olarak bilinen savaşa tanık olan bir ailenin dramını küçük çocukları Jevrem'in ağzından anlatıyor. Aslında savaşın değil savaş sonrasının ve savaşın ruhlarında bıraktığı derin izlerin hikayesi Bahar Piçleri...

Bahar Piçleri-Katja Rudolph

Tito'nun önderliğinde kurulan komünist Yugaslav Devleti farklı dinleri ve etnik grupları bir araya getirmiştir. Ancak Sovyet Blogunda yer alan Yugoslav Devleti'nde, 1980'de Tito'nun ölümü, 1990'da ise blogun parçalanmaya başlaması ile birlikte, ülke içindeki farklı etnik grupları bir arada tutmak imkansız hale gelir. 25 Haziran 1991'de Slovenya ve Hırvatistan, Eylül 1991'de Makedonya, Nisan 1992'de ise Bosna-Hersek Cumhuriyeti bağımsızlıklarını ilan ederler. Fakat Büyük Sırbistan hayali olan Bosnalı Sıplar , Bosna'da bir Sırp Cumhuriyeti kurduklarını ilan ederek kendi bölgelerinde bulunan Müslüman Boşnaklardan ve Katolik Hırvatlardan bu bölgeyi terk etmelerini isterler.. Bunu hızlandırmak için ise akıl almaz işkence ve katliamlar yapmakta bir sakınca görmezler.
Bu kısa hatırlatmadan sonra romanımıza dönecek olursak...Jevrem , ikiz kız kardeşleri, ağabeyi, müzisyen annesi ve gazeteci babasıyla birlikte yaşamaktadır. Ancak bir gün savaş çıkar ve yetişkin erkekler cepheye gider. Jevrem'in babası ve ağabeyi de gidenler arasındadır. Bir süre sonra ölüm haberleri gelir. Anne perişandır. Yemeden içmeden kesilir. Önce deli gibi piyanosuna sarılırken sonra her şeyden büsbütün elini eteğini çeker. İkizlerden birinin ölümüyle aile iyice sarsılır.
Ailenin büyükannesi ve aynı zamanda ateşli bir Tito hayranı olan Baka, anne, Jevrem ve ikizlerden geriye kalan küçük kız kardeş, başka ailelerle birlikte Kanada'ya göç ederler. Jevrem, göçmen arkadaşlarıyla Bahar Piçleri diye adlandırdığı bir çete kurar. Hırsızlık yapan, evleri basan, sabahtan akşama kadar ot içip alkol alan ve çoğu zaman hayatı dumanların arkasından izleyen Jevrem her daim etrafında görmeye alıştığı babasının hayaleti ve kulağında Baka'nın gençlik hikayeleriyle büyür, ergen olur, aşık olur, suçlu olur, mahkum olur...

Jevrem'in doğru yolu bulmakla temelli yitip gitme arasında verdiği mücadele oldukça maceralı ve tatmin edici. Kitap gerçekten çok yoğun yani öyle hemen okudum bitti diyemiyorsunuz, elinizde günlerce kalabilir bu nedenle. Biraz yordu beni ama okuduğum için de mutluyum. Vaktiniz varsa tavsiye ederim, keyifli okumalar...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...