3 Ağustos 2014 Pazar

Hiç Kimse Sıradan Değildir-Markus Zusak

Markus Zusak, Kitap Hırsızı'nda beni derinden etkilemişti. Hiç Kimse Sıradan Değildir'de yine son derece ilginç ve etkileyici bir hikaye anlatıyor.
Hiç Kimse Sıradan Değildir-Markus Zusak
Ed, babasını küçükken kaybetmiş, bir baltaya sap olamayacağını anlayınca taksi şoförlüğüne başlamış sıradan bir gençtir. En yakın dostu köpeği Kapıcı'dır. Arkadaş gurubundan Audrey'e platonik olarak aşıktır. Tek eğlencesi ise arkadaşlarıyla iskambil oynamaktır.
Ed'in gayesiz hayatı, şahit olduğu bir banka soygunu sırasında yakaladığı soyguncuyu polise teslim etmesinden sonra değişir. Ed, bir gün posta kutusunda bir iskambil kartı bulur. Kartta sırayla yazılmış üç adres vardır. Merakına yenik düşen Ed, adresleri ziyaret etmeye karar verir. Gittiği her adreste farklı insanlar, bu insanlara ait farklı hikayeler bulur. Ed, hayatta ilk kez bir amacı olduğunu hisseder ve meçhulden gelen bu gizemli görevlendirmeyi kabul ederek hiç tanımadığı insanların karşılaştıkları sorunları çözmeye karar verir. Ancak sorunları çözmek için Ed'in elinde hiçbir ipucu yoktur. İzleyecek, bekleyecek, anlayacak ve yardım edecektir. Yani Ed, herşeyi zekasıyla halletmek zorundadır.
Ed'in posta kutusu, her defasında farklı bir karta ev sahipliği yaparken sıradan hayatı anlam kazanacak, dünyaya bakışını kökünden değiştirecek, onu bambaşka bir insana dönüştürecektir.
Roman, sade dili ve anlatımıyla su gibi akıp gidiyor. Konu ilginç, okurken eğlendirmesi ve finaldeki sürpriz de cabası. Markus Zusak'ta boş yok, hedefi yine vurmuş bence. Keyifli okumalar.

25 Temmuz 2014 Cuma

Kurban-S.J.Bolton

S.J.Bolton'ın daha önce bayıla bayıla okuduğum Zehir kitabından sonra Kurban'ı çok merak etmiştim. Merakımı giderdim, okudum, rahatladım. Bu da en az Zehir kadar etkileyici. Üstüne üstlük çiçeği burnunda bir anne olarak, 9 ay boyunca gebelikle ilgili okuduğum tüm konuların üzerine kitabın baş kahramanının bir kadın doğum uzmanı olması, hatta ilk  hastanın plasenta previadan mustarip olması, benim için tam bir sürpriz oldu. Plasenta previa, bir ara benim gündemimi de epey meşgul etmiş, uykularımı kaçırmıştı.Tesadüfe bak...

Kurban-S.J.Bolton

Tora, kadın doğum uzmanıdır ve işi gereği her gün pek çok çocuğun dünyaya gelişine tanıklık etmektedir.  Ancak ne kendisinde ne de eşinde görünürde hiçbir sorun olmamasına rağmen,  bir türlü çocuk sahibi olamamaktadır.

Bir ada kasabası olan Shetland'da yaşayan Tora, ölen atını gömmek için bahçesinde açtığı çukurda bir kadın cesedi bulur. Yapılan incelemede kadının kısa bir süre önce doğum yaptığı, işkence görerek öldürüldüğü ve kalbinin söküldüğü anlaşılır. Kadının sırtına ise ne anlama geldiği meçhul olan, kasabanın tarihine ait çeşitli rünler kazınmıştır.

Soruşturma işini polise bırakması gerektiğini bilse de, Tora kendisini bu olayı araştırmaktan alamaz. Kadın nerede doğum yapmıştır ve bebek nerededir? O gizemli rünler ne anlama gelmektedir? Ceset neden evinin bahçesine gömülmüştür?

Tora'nın araştırmaları, onu kasabada kulaktan kulağa yayılan Trol efsanesine götürür.  Öğrendikleri gerçekse, işin içinde daha pek çok ceset, daha pek çok bebek ve daha da kötüsü en yakınları vardır.

Kurban, aynen Zehir gibi dolu dolu bir kitap. Yani nasıl anlatsam, olayların örgüsü, kurgusu neredeyse kusursuz. Sayfalar su gibi akıp gidiyor elinizden ve anlatımın yoğunluğu okuru ziyadesiyle tatmin ediyor. Kısacası roman sizi doyuruyor ve benim için bir kitabı roman yapan en önemli kriter bu. Birazcık eksik kalsa, ağızda buruk bir tat, anladınız siz onu. Diyeceğim o ki; S.J. Bolton bence sürekli yazsın, yazdıkça yazsın, dinlensin dinlensin bir daha yazsın. Biz de okuyalım.

Bol kitaplı günler dilerim.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...