7 Aralık 2015 Pazartesi

Yasaklı-Ted Dekker/Tosca Lee

Ted Dekker'ın tüm kitaplarını çok seviyorum. Mevzu fantastik türde seri yazmak ve hayal gücü ise, onun üzerine pek kimseyi tanımadığımı söyleyebilirim rahatlıkla. Daha önce okuduğum ve burada da paylaştığım Çember Serisi'nden sonra, Ted Dekker'ın Tosca Lee ile birlikte yazdığı Faniler Serisi'ne başlamayı heyecanla bekliyordum. Ve nihayet o gün geldi:)

Yasaklı-Ted Dekker/Tosca Lee

Serinin ilk kitabı olan Yasaklı, gelecek zamandan bahsediyor. Dünya Düzen adı verilen ve başını bir hükümdarın çektiği bir sistem altında birleşmiş. İnsanlar lejyon adı verilen bir virüs nedeniyle korku haricinde tüm duygularını kaybetmişler ve bu da onları bir nevi ölü haline getirmiş. Sevinç, aşk, üzüntü, hırs, umut vs... Bunların hiçbirini hissetmeyen, bunun yanında Düzen'e sonsuz bir sadakat ve korku ile bağlı olan milyonlarca insan.

Rom, kiliselerde şarkı söyleyen, babasını yıllar önce kaybetmiş ve annesiyle sakin bir hayat süren bir şarkıcıdır. Bir gün önünü kesen yaşlı bir adam ona babasını tanıdığını söyler ve bir paket vererek Kale'de esir olarak tutulan Kitap adındaki bekçiyi bulmasını ister. Bunu der demez peşine düşen kale muhafızları, yaşlı adamı oracıkta katleder. Düzen'de cinayet yasaktır ve gördükleri ile şoke olan Rom, kale muhafızlarına teslim olmak yerine paketle birlikte kaçmaya başlar. Ancak bu kaçış, annesinin feci bir şekilde hayatının sonlanmasına yol açar.

En yakın arkadaşı Avra'ya sığınan Rom, onun yanında paketi açar ve paketten babasının da dahil olduğu bekçiler tarafından korunan, içinde 5 kişiye yetecek kadar kan olan küçük bir şişe çıkar. Kandan bir yudum alan Rom, zamanında bir virüsle yok edilen tüm duyularına tekrar kavuşur. Avra'ya duyduğu aşk, annesinin ölümüne duyduğu yas ve acı, babasının mirasını koruma duygusu ve müthiş bir savaşma arzusu...

Artık Rom'un tek hedefi bu ölüler diyarını diriltmektir. Ancak bu yol sandığından daha kanlı olacaktır...

Başta da da dediğim gibi, Ted Dekker her zaman bankodur benim için. Kitapta çok fazla olay var ve özetlemek gerçekten imkansız. O fantastik dünyayı anlamak için okumak lazım zaten. O yüzden bu türü seven herkese kesinlikle tavsiye ederim. Keyifli okumalar...

17 Kasım 2015 Salı

Kağıttan İtiraflar-Elizabeth Wein

Kağıttan İtiraflar, az rastlanır konusu ve anlatım tarzıyla aslında çok okunası ama kötü çevirisiyle insanı oldukça zorlayan bir kitap.

Kağıttan İtiraflar-Elizabeth Wein

Kitap, iki genç İngiliz ve aynı zamanda pilot olan kadının dostluğunu anlatıyor. Kızlardan biri İngiliz casus uçağının pilotu diğeri yolcusuyken, uçak düşer. Yolcu olan kız esir alınırken diğeri güvenli bir yere ulaşmayı başarır. Esir düşen kızdan tüm gizli bilgileri kağıda dökmesi istenir. Açlık, susuzluk ve çeşitli işkenceler arasında kağıt ve kalem kızın tek sığınağı olur ve parlak zekasını da kullanarak itiraflarını sahte karakterlerin, olmayan yerlerin havada uçuştuğu müthiş bir roman şeklinde yazmaya başlar. İtirafları en yakın dostuyla nasıl tanıştığı, ilişkilerinin nasıl geliştiği, çıktıkları seferler yanında; uçak isimleri, havaalanları, kodlar, kod isimler ve sayısız havacılık terimi gibi detaylar da barındırmaktadır. Kitabın ilk kısmında esir kızın ağzından okuduğumuz dostluk hikayesi, ikinci kısımda pilot olan kızın bakış açısıyla anlatılıyor ve birbirlerini göremeseler de ruhen birbirlerine ne kadar yakın oldukları daha net anlaşılıyor. 

Sonu oldukça hüzünlü ama New York Times'ın da "a fiendishly plotted mind game of a novel, the kind you have to read twice" diyerek belirttiği üzere şu anda bile kitabı tekrar okuyup kaçırdığım detayları yakalamak için içimde bastırılamaz bir istek var. Bir de orjinal ismi olan "Code Name:Verity" bence bizde de kullanılmalıydı. Yani kağıttan itiraflar ismi, Verity karakterini tanımlamakta gerçekten eksik kalmış. Başta da dedim, çevirisi bence kötü ama siz bu güzel kitaptan mahrum kalmayın ve mutlaka okuyun. Keyifli okumalar:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...