15 Nisan 2013 Pazartesi

Benim Çılgın Ailem-Elizabeth Kelly

Açıkçası bu kitabın isminden ve kapak resminden etkilenerek satın aldım. Benim Çılgın Ailem, bana bol esprili, eğlenceli ve deli-dolu bir aileyi çağrıştırmıştı. Kitabın arka kapağında "insanı kahkahaya boğacak kadar" şeklinde bir tanımlama yapılmış ama okudukça yanıldığımı anladım.

Benim Çılgın Ailem-Elizabeth Kelly

Benim Çılgın Ailem'de olaylar evin büyük oğlu Collie Flanagan'ın ağzından anlatılıyor. Hayatı umursamayan, okuldan nefret eden ve gittiği her okuldan atılan, buna rağmen ailenin ve özellikle annenin göz bebeği küçük kardeş Bingo, su yerine içki tüketen, ayık olduğu zamanların sayılı olduğu, hiç bir işe yaramayan baba Charlie, küçük oğluna tapan, büyük oğlundan ölesiye nefret eden, öz babasına düşman ama babasının zenginliğinden sonuna kadar yararlanan anne Anais, baba Charlie'nin ağabeyi, evin aşçısı, güvercin sever ayyaş Tom amca, zengin, seviyeli, ciddi, büyük torununu çok seven ancak belli etmeyen, kendisi kadar zengin olmayan kimseye değer vermeyen, Anais'in babası, büyük baba Peregrine Lowell ve Flanagan ailesinin sayısı belli olmayan köpekleri, kitabın baş kahramanları.

Kitapta ilk olarak Bingo'nun her şeyi nasıl mahvettiği, Collie'nin onun arkasını nasıl topladığı, buna rağmen Bingo'nun büyük baba hariç herkes tarafından nasıl göklere çıkarılıp, masum olmasına rağmen Collie'nin aile üyelerince nasıl yerin dibine sokulduğu anlatılıyor. Collie'nin okullardaki başarısı, kazandığı burslar göz ardı edilirken, Bingo'nun yaptığı taşkınlıklar ailenin neredeyse gurur kaynağı oluyor. Malikanesinde bu kargaşadan uzak yaşayan büyük baba ise kendisini, ileride yerini almasını umduğu Collie'nin eğitimine adıyor.

Kitabın kilit noktası diyebileceğimiz olay; Bingo'nun söz dinlemeyen dikbaşlılığı neticesinde girdikleri bir mağarada kayalıklardan düşmesi ve kendisiyle birlikte ardından atlayan iki arkadaşının da hayatını kaybetmesi. Buna karşılık mantığının sesini dinleyerek suya atlamayan ve bu sayede hayatta kalan Collie'nin ise, yaşamı boyunca bu yükü taşımak zorunda kalması. 

Beş para etmez anne Anais, ölenin Collie değil de Bingo olduğunu öğrenince Collie'nin suratına sağlam bir yumruk atarak çenesini dağıtıyor, hemen ardından ise kalp krizi geçirerek ölüyor. Bunun ardından Collie'nin hayatı; sürekli af dilediği Bingo'nun hayaletiyle savaşma, alkolden başını alamayan baba ve amcasının nakit ihtiyaçlarını karşılama, büyük babasına yaranma ve erkek olma arayışı içerisinde geçiyor. Dede parasıyla sapıttığı da oluyor, El Salvador'da sersefil kaldığı da.

Kitaptan çok hoşlanmadım. Laf kalabalığı fazlasıyla sıkıcı. Okuyucuyu şaşırtması öngörülen olaylar sıradanlaştırılarak anlatıldığından dümdüz, Konya Ovası gibi bir anlatıma sahip. Karakterlerin hepsi, büyük baba hariç sopalık. Anne-baba ve amca bir işe yaramaz, Bingo serserinin teki, Collie zaten sümsüğün önde gideni. Bir tek büyük baba düzgün, o da kötünün iyisi. Ama şunu belirtmeliyim; tanıtımıyla bu denli zıt bir kitaba daha önce hiç rastlamamıştım. Yanılgıya düştüğüm için hayal kırıklığına uğradım, belki arka kapağı okumasam daha iyi olacaktı.

26 Mart 2013 Salı

Kutsal Mezarın Günahkar Misafiri-William Peter Blatty

The Exorcist kitabının yazarı William Peter Blatty, dini öğeler içeren bir psikolojik gerilimle geri dönmüş. Kutsal Mezarın Günahkar Misafiri; farklı bir konuya ve şaşırtıcı bir sona sahip.
Kutsal-Mezarın-Günahkar-Misafiri-William-Peter-Blatty

Aslında kitap, hiç alakası yokmuş gibi görünen yerlere bırakılmış ipucu ve labirent parçalarının, kitabın sonunda tuhaf bir şekilde birleşmesinden oluşuyor. Kitabın ilk bölümü son derece heyecanlı ve su gibi okunuyor. Ancak sonraki bölümleri takip etmekte zorlandım açıkçası. Sürekli bir kaç sayfa geriye dönüp hem isimleri hem de olayları teyit etme gereği duydum. Sakin bir kafayla okumanızı özellikle tavsiye ederim. Çünkü başlarda bahsi geçen büyük-küçük her olayın, kitabın sonunda gizemi mutlaka açıklanıyor. Bu nedenle "incir çekirdeği" kadar küçük bile olsa, okuduklarınızı aklınızda tutun:)

Kutsal Mezarın Günahkar Misafiri 'nin konusuna gelince...1973 yılında Arnavutluk'ta, bir polis birliği, Spac adlı dağ köyünün yakınlarında, Güvenlik Şefi Mehmet Şehu'ya düzenlenen suikast girişiminin zanlısını aramaktadır. Kayalıklarda yapılan zorlu tırmanışlar ve uzun süren aramalar neticesinde ekip suçluya ulaşamaz ve dönüş yoluna koyulur. Ancak bu esnada karşılarına Esir çıkar ve polis birliği derhal Esir'i yakalar. Yalnız bir sorun vardır; Esir hiçbir şekilde konuşmamakta, kendisiyle ve kim olduğuyla ilgili hiçbir bilgi vermemektedir. Bunun üzerine Sorgucu ve oğlunun da içinde bulunduğu grup, Esir'i konuşturmak için işkence yöntemine başvurur. Tuhaf olan, Esir'in hiçbir işkenceye tepki vermemesi, kılını bile kıpırdatmamasıdır. Sorgucu son çare olarak sağır, dilsiz ve bir tarafı felçli olan küçük bir çocuğu getirir ve oğluna, Esir'in  konuşmaması halinde çocuğun acıyı hissetmeyen parmağını kesmesini söyler. Ancak Sorgucu'nun işkence düşkünü oğlu, çocuğun acıyı hisseden elinin serçe parmağını keser ve Esir'in önüne atar. Buna sinirlenen Sorgucu odadan ayrılır. Yarım saat sonra bu duruma son vermek için sorgu odasına geri dönen Sorgucu, gördüğü manzara karşısında şok geçirir. Muhafızlar çıplak ve beyin sarsıntısı geçirmiş halde baygın ve doktorun çantasındaki uyuşturucular vücutlarına zerk edilmiş halde yatmaktadırlar. Doktor kalp krizi geçirmiş, işkencecilerden birinin soluk borusu ezilmiş, diğerinin ise boynu kırılmıştır. Sorgucunun oğlu da ölenler arasındadır. Sonuç olarak, yalan makinesinde uyuşturucuya, dayaktan kafes yöntemine kadar pek çok işkence yönteminin denendiği, ancak melek gibi yüzüne bakanların irkilip daha önce bir yerlerde gördüğü izlenimine kapıldığı Esir kaçmıştır. 

Peki, Esir kimdir? Gizli bir misyonu olan doğaüstü bir varlık mıdır, yoksa insanları kandırmada son derece usta bir şarlatan mı? Sorgucu Esir'i yakalamak için peşine düşer ve yolları Kudüs'te kesişir. Bu karşılaşmanın sonucu ise her türlü tahminin ötesindedir. 

Kitabın en az iki defa okunması tavsiye ediliyor. Bence çok yerinde bir tavsiye, çünkü başta da belirttiğim gibi, farklı kişilere ait olaylar birbirinden bağımsız ve kopuk kopuk anlatılıyor. Siz hangi olayın kiminle ilgili olduğunu düşünürken, kitabın sonundaki soruşturma raporuyla herşey açıklığa kavuşuyor ve tüm taşlar yerine oturuyor. Siz de böylece rahatlamış oluyorsunuz. Hep aynı tarz kitaplardan sıkıldıysanız, bu kitapla kısa bir mola verebilirsiniz.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...