4 Temmuz 2019 Perşembe

Clarissa-Stefan Zweig

Stefan Zweig'in taslaklarından oluşturulan ve ölümünden sonra yayınlanan Clarissa, yazarın diğer tüm kitapları gibi bir çırpıda okunan, kısa ama etkileyici bir roman. 
Clarissa-Stefan Zweig
Küçük yaşta annesini kaybeden Clarissa, oldukça disiplinli ve sert bir mizaca sahip asker bir babaya, yatılı askeri okulda okuyan çok sevdiği bir ağabeye sahiptir. Bir gün Clarissa'nın devam ettiği manastıra Marion adında sevimli, dışa dönük, herkesle kolayca arkadaş olabilen bir kız gelir. Clarissa ve Marion kısa sürede yakınlaşırlar. Ancak tatsız bir olay neticesinde Marion  uzaklaştırma cezası alır ve böylece Clarissa okuldaki tek dostunu kaybeder.

Clarissa manastırdan sonra psikoloji eğitimi almaya karar verir. Katıldığı bir konferansta, yaşlı profesör Dr. Silberstein ile tanışır ve bir süre sonra onun asistanı olur. Zamanla doktor ve Clarissa arasında çok kıymetli bir dostluk gelişir. Clarissa, doktorun yerine katıldığı İsviçre'deki bir konferansta, Fransız Leonard ile tanışır. İki genç çok geçmeden birbirine aşık olur. Ancak rüya gibi başlayan ilişkileri, Avusturya'nın Sırbistan'a savaş açmasıyla çıkmaza girer. Daha önce istifa etmek zorunda bırakılan ancak savaş nedeniyle görevine iade edilen babası, Clarissa'yı Viyana'ya çağırır. Aşık çiftin bir daha ne zaman, nerede görüşebilecekleri meçhuldür. Karnında düşman ülkenin çocuğunu taşıyan ve Leonard'ın aşkıyla yanan Clarissa'yı çok zor günler beklemektedir. 
....
Oldukça sürükleyici bir hikaye gerçekten. Böyle taslaklarda kalmasaydı, daha detaylı yazılsaydı, eminim çok daha güzel ve uzun bir roman kazanırdı dünya edebiyatı. Ama bu hali bile okunmaya değer, tavsiye ederim.

2 Mayıs 2019 Perşembe

Cennetin Rengi- Julianne Maclean

Pastel kapaklı, insanda hemen satın alıp okuma isteği uyandıran kitaplardan Cennetin Rengi. Öyle de yapıyorsunuz, hızlıca alıp, bir çırpıda okuyorsunuz ve aynı hızda unutuyorsunuz. Hatırlayana kadar epey uğraştım şahsen😅
Cennetin Rengi- Julianne Maclean
Sophia eşi ve 2 yaşındaki kızıyla mükemmele yakın bir hayat sürmektedir. Ancak kızının lösemiye yakalanması, ailenin tüm düzenini alt üst eder. Küçük kızın durumu giderek ağırlaşır ve nihayetinde hayatını kaybeder. Bu süreçte Sophia'nın eşi evi terk etmiş, başka bir kadınla yaşamaya başlamıştır. Üstelik kadın hamiledir. Bunun üzerine Sophia eşinden boşanır, eşi de hamile sevgilisiyle evlenir.
Yas dönemini bir türlü atlatamayan Sophia, kız kardeşini ziyaret etmeye karar verir ancak yolda trafik kazası geçirir. Yaşamla ölüm arasında gidip gelirken yıllar önce kardeşiyle kendisini terk eden annesini hayalinde görür ve bu hayal sonrasında Sophia'yı geçmişine dair gizli kalmış konuları araştırmaya iter.
Sophia'nın annesi Cora, Matt ve Peter ile birlikte büyümüştür. Kalbi Matt'e ait olsa da şartlar gereği Peter ile nişanlanır. Yıllar sonra Matt ile karşılaştıklarında Matt beynindeki bir hastalık nedeniyle ameliyata girmek üzeredir ve ameliyattan sağ çıkması neredeyse imkansızdır. Matt, ameliyattan önceki bir haftayı birlikte geçirmelerini teklif eder ve Cora da geçmişin hatırına kabul eder. Bir hafta sonra Matt hayatını kaybeder. Cora için önünde iki seçenek vardır: Ya karnında, doğurmaya karar verdiği Matt'in bebeğiyle kendine yalnız bir yol çizecek, ya da her şeye rağmen kendisiyle evlenmekten vazgeçmeyen Peter ile hayatını birleştirecektir.
Cennetin rengi Sofia ile başlayıp Cora ile devam ediyor. Açıkçası kurgusu bana çok zorlama geldi. Olaylar arasındaki bağ kurma çabalarını da yine çok doğal bulduğumu söyleyemem. Başta da dediğim gibi, kitabın içeriğini hatırlamak için epey uğraştım ki ben bir kitabı unutmuşsam, o kitap bana hiç bir şey vermemiş demektir. Vakit geçirmek için sabun köpüğü bir roman arıyorsanız tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...